Ermeni âşuğlar ve halkların ‘hakiki tarih’ - Gündem
19 Mart 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Արեգ / Օր : Անահիտ / Ժամ : Ծայգն

Gündem :

10 Aralık 2017  

Ermeni âşuğlar ve halkların ‘hakiki tarih’ -

Ermeni âşuğlar ve halkların ‘hakiki tarih’ Ermeni âşuğlar ve halkların ‘hakiki tarih’

“Bir Kürt beyinin himayesine giren bir Ermeni âşuğ, müziğini daha çok pastoral renkler taşıyan Kürt müziği ezgilerine uyarlıyordu…”

Araştırmacı yazar Mehmet Bayrak, Anadolu ve Yukarı Mezopotamya coğrafyasında etnik ve inanç kimliği nedeniyle tekçi ulus devlet politikalarının hedefi olmuş toplulukların tarihine damga vuran siyasi, sosyal ve kültürel konuları derli toplu eserlerle aydınlatmaya devam ediyor. Eserlerinde ağırlıklı olarak Kürdoloji ve Alevilik konuları öne çıkan Bayrak’ın, coğrafyamızda yaşayan Ermeni, Êzîdî Kürtler ve Asuri-Süryani toplulukların tarih ve kültürel birikimlerine ışık tutan eserleri de katliam, sürgün ve asimilasyon politikalarının aslında bu coğrafyada nasıl büyük bir toplumsal ve kültürel birikimi ve zenginliği de yok ettiğini veya yok etmekle yüzyüze bıraktığını çok açık bir şekilde gözler önüne seriyor.

Mehmet Bayrak, yeni çalışması “Manzum Halk Tarihçisi Ermeni Âşuğlar / Âşuğ Destanlarına yansıyan Şiirsel ve Görsel Tarih” adlı eserinin önsöz yazısında toplumbilimci ve tarihçi Prof. Dr. Kemal Karpat’ın, “Biz Türklerin üç çeşit tarihi vardır: Biri ‘resmi tarih’, biri ‘Avrupalılar’ın yazdığı tarih’ ki bu ikisi şüphelidir. Bir de ‘halkın zihninde kalmış tarih’ vardır. İşte ‘hakiki tarih’ odur; nesilden nesile geçen tarih odur” belirlemesine vurgu yapıyor.

Özellikle acılı coğrafyamızda egemenlerin bakışıyla, onların kendilerini sürekli ve meşru kılmak için halkların zihnine yerleştirmek istedikleri hikayelerden oluşan kurgusal ‘resmi tarih’ten ziyade, halkların sözlü ve yazılı anlatımları; destan ve hikayelerine konu olan olay, olgu, söylence ve anlatımlar bölge halklarının gerçek tarihini, yada Prof. Karpat’ın ifadesiyle ‘hakiki tarih’ini oluşturuyor.

Alevi topluluklar , Êzîdî Kürtler ve Süryanilerin yanısıra, uğraştıkları geleneksel el zanaatları, kullandıkları modern teknikler ve yürüttükleri dış ticaretle yaşadıkları tüm şehir ve kasabaların günlük yaşamına belirgin etkide bulunmuş olan Hıristiyan Ermeni topluluklar da 19. yüzyılın sonlarında II. Abdülhamit’in gayr-i Müslim ve gayr-i Türk burjuvaziye karşı Müslüman ve Türk burjuvaziyi günlendirmek amacıyla çıkarttığı ‘Hayriye Kanunları’ ile 1915 yılında İttihat ve Terakki Fırkası’nın ‘etno-dinsel arındırma, tektipleştirme, Türk-İslamlaştırma’ politikalarının kurbanı olmuşlardır.

Bölge halklarının yaşadığı bu acılı olayların, Mehmet Bayrak’ın deyimiyle, “toplumsal ortamla sanatçı, sanatçıyla sanat ürünü arasındaki diyalektik birlik gereği edebiyata yansımaması mümkün değildi…”

Manzum Halk Tarihçisi Ermeni Âşuğlar çalışması, yüz yıl önce maruz kaldıkları soykırım ve göçertme ve ardından yoğun asimilasyon politikalarına rağmen bıraktıkları eserler ve toplumsal hafızada yarattıkları sosyal, kültürel etkilerle izleri doğudan batıya, Anadolu’nun her yerinde hala görülebilen Anadolu- Yukarı Mezopotamya Ermenileri’nin yaşadığı ‘hakiki tarih’in önemli bir kesiti ve rehberi niteliğinde.

Kitapta açımlanan araştırma konuları ve destanlarda Ermenilerin birlikte yaşadıkları Kürt, Türk, Arap, Fars halkları ile bu halklardan Alevi inancına sahip topluluklarla ilişkileri ve kültürel etkileşimleri de önemli bir yer tutmaktadır.

Ermeniler, Türkler ve Kürtler arasındaki doğal toplumsal ilişkilerin yansıması olarak, bu halkların kültürlerinde ve manzum eserlerinde bir çok ortak tema bulunmaktadır. Bayrak’ın ifadesiyle, “Gerçekten de, bir halklar, dinler, diller ve kültürler bahçesi olan Osmanlı toplumunda birbirine karışan – katışan halklar gibi onların dinleri, dilleri ve kültürleri de birbirini etkiliyor ve yeni bir tat ve renkte meyveler veriyordu. İnsanlar, kendi özgün dil ve kültürleriyle ürünler verirken, birbirleriyle emişen ve gerek tema, gerekse stil olarak paydaş ürünler yaratıyorlardı.”

Ermeni araştırmacı Arşak Çobanyan, halklar arasındaki bu bu etkileşimi ve bu etkileşimde Ermeni âşuğların rolünü ta 1900’lü yılların başında şöyle ifade ediyor: “Ermeni âşuğlar, Müslümanlar’dan aldıklarından daha fazla onlara bazı şeyler vermişlerdir. Ermeni âşuğların bir çoğu Türkçe, Acemce, Kürtçe şiirler yazmışlardır… Bunlar, şüphesiz kendi milli tabiatlerinden, Hıristiyan zihniyetinden birçok şeyleri İslam şiirlerine katmışlardır.”

1917 yılında ise, ‘La Musique en Armênie’ (Ermeni Müziği) adlı çalışmayı hazırlayan Frêdêrich Macler de, sözkonusu kültürel etkileşim ve paylaşımda Ermeni âşuğların belirgin etkisine vurgu yapıyor: “Âşuğların himayelerinde oldukları beyleri vardı. Ermenistan’da bu beyler ya Arap, ya Pers, ya Türk ya da Kürt idiler… Bir Kürt beyinin himayesine giren bir âşuğ, müziğini daha çok pastoral renkler taşıyan Kürt müziği ezgilerine uyarlıyordu. Aynı sanatçı bir Türk paşasının himayesine girince, yine müziğini onun ve herkesin bildiği burundan ve genizden söylenen Türk müziğinin zevkine uyarlardı. Fars müziği daha rafine bir müzikti ve âşuğ aynı şekilde müziğini bu sefer de yeni koruyucusunun kültürüne ve zevkine ayarlardı.”

Ermeni âşuğların bir kısmı Türkçe ve Kürtçe yazdıkları için Türk veya Kürt olarak bilinirken, konunun uzmanı Toros Azadyan’ın tespitiyle âşuğlar memleketleriyle birlikte anılmaktaydı: Üsküdarlı Agahi, İstanbullu Arutin, Harputlu Aşkıya, Sivaslı Ayani, Erzurumlu Devrani, Kayserili Lisani, Maraşlı Piruşan, Diyarbekirli Kahti, Ankaralı Dehri, Tiflisli Harbi vs gibi…

Manzum Halk Tarihçisi Ermeni Âşuğlar çalışması; ‘İnceleme – Araştırma’ ve ‘Antoloji’ olarak iki ana bölümden oluşuyor. ‘Anadolu ve Kürdistan’ın “öteki” tarihinde Ermeniler’, ‘Kadim Ermeni yerleşkelerinde hüzünlü bir gezinti’, ‘Toplumların söz ustaları: Destancılar ve Destanlar’, ‘Ermeni Âşuğların Türkçe destan külliyatı’, ‘Komşu halkların manzumelerinde ortak temalar’, ‘Destanlara yansıyan toplum ve doğa olayları’, ‘Osmanlı – Ermeni gerginliği ve güdümlü destanlar’, ‘Soykırım destanları’, ‘Ermeni Âşuğlar ve Alevilik’ ile ‘Âşuğlar ve destanlar antolojisi’ kitapta detaylı veriler ve manzum eserlerle işlenen konu başlıkları.

Kitapta 84 Ermeni âşuğa ait, yaklaşık 60 tanesi ilk kez yayınlanan, toplam 120 dolayında destana yer verilmiş. Destanların büyük bölümü, 1915 Ermeni soykırımı öncesi yazılmış eserlerden oluşuyor.

Araştırmacı yazar Mehmet Bayrak’ın, toplam 256 görsel ürüne de yer verdiği 568 sayfadan oluşan Manzum Halk Tarihçisi Ermeni Âşuğlar adlı çalışması, Özge Yayınları’ndan çıktı…

Halil Dalkılıç / Alevilerin Sesi dergisi (Aralık 2017)





Bu haber alevinet.com kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (alevinet.com) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(alevinet.com). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+