​Faili meçhul tuğla - Gündem
28 Mart 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Արեգ / Օր : Սիմ / Ժամ : Երկրատես

Gündem :

27 Kasım 2021  

​Faili meçhul tuğla -

​Faili meçhul tuğla ​Faili meçhul tuğla

Tarihle, tarihin karanlığında yitip giden acılarla yüzleşme imkanı olmayan bir coğrafyada yaşıyoruz.

Zaman zaman bu yönde girişimler olsa da bunun pratikte bir karşılığı yok.

Yok, çünkü bizler fiili olarak o karanlığı, baskıyı ve zulmü yaşamaya devam ediyoruz.

Bu iklimde derin devleti, JİTEM'i, binlerle ifade edilen kayıpları, bıçak kesiği gibi kaynayıp duran Cumartesi Anneleri'nin feryadını, bu feryadın yankılandığı karanlığı sorgulamak ancak iyi niyetli bir yaklaşım olabilir.

Faili bilinen katliamların hesabı verilmezken, "rutinin dışına çıkan" kişiler devlet aygıtının koruması altında emeklilik günlerini keyifle yaşarken, yanı başımızda "köpek seslerinin kaygıları beslediği" coğrafyanın belleği yeni acılarla sürekli kanarken o tuğlayı çekmek nasıl mümkün olabilir?

3 Ekim 1993'te Muş'un Korkut ilçesine bağlı Vartinis (Altınova) Köyü'nde korkunç bir olay yaşandı.

Rutinin dışına çıkmayı görev bilen askerler 3 Ekim gecesi Vartinis köyünü ateşe verdiler.

O gece Öğüt ailesinden yedi çocuk, baba ve hamile anne yakılarak katledildi. Vahşete tanık olanlar ateşten kaçmaya çalışan çocukların askerler tarafından geri ateşe itildiğini anlatacaktı.

O gün amcasının evinde kalan ve olaydan şans eseri kurtulan ailenin büyük kızı Aysel Öğüt'ün katliam gecesine dair hatırladıkları akıl almazdı.

"Gece uykudan silah sesleriyle uyandık. Silah seslerinden dolayı yaklaşık yarım saat dışarıya çıkamadık. Kapıya çıktığımızda evin çevresinde çok sayıda asker vardı, evin yanında bir panzer duruyordu, çıktığımızı gören askerler bizi zorla eve soktu.
Pencereden evimizin ışıklarının yandığını gördüm ve bir anda evi ateş sardı. Yine dışarı çıktık feryat figan içinde yalvardık ama askerler bizi bırakmadılar.

Biz evin çocuklarla birlikte yakıldığını düşünmedik. Zannettik ki içinde olanları çıkartıp öyle yakmışlar.

Dışarısı kıyamet gibiydi. Sabah saat sekize kadar evden çıkamadık.

Hava aydınlandığında yanan evimiz tamamen çökmüştü. Askerler evin etrafından uzaklaşmaya başlamış, ancak bir panzer beklemeye devam ediyordu.

Ben, babamı ve kardeşlerimi ararken, köyden yaşlı bir kadın ‘Nasır ile çocukları içeride yanmışlar’ diye bağırarak bize doğru koşuyordu. O an kendimi kaybedip bayıldım.

Evin içindeki cenazeleri görmedim. Her şey yanıp kül olmuştu."

Bu vahşetin talimatını veren Yüzbaşı Bülent Karaoğlu'ndan başkası değildi.

Failler uzun yıllar yargılanmadan, devlet adına katliam yapmanın imtiyazıyla yaşadılar.

Aysel Öğüt'ün 2003 yılındaki şikayeti üzerine başlayan soruşturma sonrası 2013 yılında dava açıldı. Ağır aksak ilerleyen yargılamalar adaleti tesis etmekten çok uzaktı.

Yargıtay’ın bozma kararı vermesinin ardından yeniden görülen Vartinis Davası’nda sanık olarak yargılanan dönemin ilçe Jandarma Alay Komutanı Bülent Karaoğlu hakkında tutuklama kararı çıkartıldı.

Bu vahşetin faillerinin hesap vermesi için en büyük çabayı Tahir Elçi vermişti. Yakın zamanda karanlık bir cinayete kurban giden Tahir Elçi'nin ağzından çıkan bir cümle için seferber olan yargı, kapısına dayanan güvenlik güçleri, dokuz kişinin yanarak can verdiği Vartinis Katliamı faili yüzbaşı Bülent Karaoğlu'nu yakalayamıyor!

Tam da bu yüzden diyorum ki 90'ların savaş konsepti bitmedi, sadece şekil değiştirdi.

***

Faillerin korunduğu, faili meçhullerin devam ettiği bir dönemin yaşayanları ve tanıklarıyız.

Şimuni ve Hurmüz Diril çifti, Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Mehre (Kovankaya) köyünde 8 Ocak’ta kayboldu!

Çiftin oğulları Kemal Diril, annesi Şimuni Diril’in cansız bedenini kaybolmasından 70 gün sonra 20 Mart’ta köylerine 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde tesadüfen buldu. Hurmüz Diril’in akıbeti ise hâlâ bilinmiyor.

Keldani çiftin kızı Gülcan Diril Üzümcü, annesinin ölümünden sonra "Gül ekmekten, ağaç dikmekten, ekmeğimizi bölüşmekten başka ne zararımız vardı sizlere, nasıl kıydınız anneme?" diyerek feryat etmişti.

73 yaşındaki Hürmüz Diril'in kaybedildiğini, 65 yaşındaki Şimuni Diril'in işkence yapılarak katledildiğini hiç konuşmayın, yokmuş gibi davranın!

İki yaşlı insan nasıl kaçırılır, kaçırıldıktan sonra nelerle karşılaştı, hangi işkencelerle sınandı diye sormayın!

Siz söyleyin hangi tuğlayı çekip, hangi duvarı yıkacağız?

Her yeni güne bir acı düşerken, o duvar karanlık eller tarafından masum insanların canıyla tahkim edilirken, sahi o duvar yıkılabilir mi?

Evlatların anne babalarını aradığı, kimsenin dönüp bakmadığı, sistematik işkencenin, kaçırılmaların devam ettiği bir iklimde, suskunluğumuzla, mahallemizin dışındaki insanlar için ortaya koyduğumuz duyarsızlıkla kendi kışımızı hazırladığımızın farkında bile değiliz.

Geçmişte yaşanan infazların, faili meçhul cinayetlerin ardındaki karanlığı aydınlatmanın yolu bugün yaşananlar için sesini yükselterek, yeni kayıplara ve kaçırılmalara fırsat vermeyecek bir birliktelikten ve şiddet karşıtı kolektif bilinçten geçiyor.

Bunu başardığımız ölçüde güvende olabiliriz ve o meşum duvarı yıkabiliriz.

* İstanbul Üniversitesi İktisat Fakületesi öğrencisi. Marmara Üniversitesi Uluslararası Ticaret mezunu. Roj News, Demokrat Haber, Yön Gazetesi'de politika ve tarih üzerine yazılar yazdı. Hâli hazırda Gazete Davul'a yazı yazmakta.





Bu haber ahval kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (ahval) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(ahval). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+