​Ermeni Milletvekili: Sürecin başlangıcında Türkiye, Cumhurbaşkanı seviyesinde ön koşullar öne sürdü - Gündem
12 Aralık 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Քաղոց / Օր : Անի / Ժամ : Առագոտ

Gündem :

04 Mart 2022  

​Ermeni Milletvekili: Sürecin başlangıcında Türkiye, Cumhurbaşkanı seviyesinde ön koşullar öne sürdü -

​Ermeni Milletvekili: Sürecin başlangıcında Türkiye, Cumhurbaşkanı seviyesinde ön koşullar öne sürdü ​Ermeni Milletvekili: Sürecin başlangıcında Türkiye, Cumhurbaşkanı seviyesinde ön koşullar öne sürdü

Ermenistan ve Türkiye’nin özel temsilciler atamasıyla başlayan Ermeni-Türk diyalog sürecini farklı açılardan gösterebilmek için Ermenihaber.am haber sitesi Türkiye ve Ermenistan’ın siyasi, sivil ve bilim çevreleriyle röportaj serisi hazırlıyor.

Ermeni ve Türk okuyucuların dikkatine farklı çevrelerden insanların Ermeni-Türk normalleşme sürecine ilişkin birbirinden farklı, bazen birbirine zıt düşünce ve yaklaşımlarını sunacağız. Bu sefer sorularımızı Ermenistan Parlamentosu’nda muhalif “Onurum var” grubunu temsil eden Milletvekili Tigran Abrahamyan’a yönelttik.

-Sayın Abrahamyan, Türkiye ve Ermenistan arasında ön koşulsuz ilişkilerin normalleşmesi süreci devam ediyor. Artık karşılıklı atanan özel temsilcilerin iki görüşmesi gerçekleşti. Siz ve temsil ettiğiniz siyasi güç bu süreci nasıl değerlendiriyor?

Sürecin başlangıcında Türkiye, Cumhurbaşkanı seviyesinde ön koşullar öne sürdü. Bu bildiğimiz geleneksel ön koşullardan ziyade bu sefer başka bir ön koşul ileri sürüldü-sözde Zangezur koridoru meselesi.

Türkiye Ermenistan’ı aslında düşman olarak görüyor ve Ermenistan Cumhuriyeti topraklarına göz dikiyor, Artsakh’a karşı geniş kapsamlı saldırı ve askeri operasyonlarında etkin katılımı oldu. Dolayısıyla ciddi sonuçların kaydedileceğini beklemek biraz mantık dışı olur.


-Daha önce de, bildiğimiz gibi, Ermenistan ve Türkiye arasında ön koşulsuz ilişkileri kurmasına yönelik girişimler oldu, fakat bu girişimler amacına kavuşamadı ve başarısız oldu. Önceki başarısız olan süreçlere kıyasla şu an Türkiye ve Azerbaycan’ın bu konudaki retoriği çok daha farklı ve yaklaşımlarda ilkesel farklılıklar var. Bunlarla birlikte sizce Ermeni tarafı için geçmemesi gereken kırmızı çizgiler nelerdir?

2009 yılında Ermenistan üçüncü Cumhurbaşkanı Serj Sarkisian’ın girişimiyle “Futbol diplomasisi” başladığında bölgedeki askeri ve siyasi durum tamamen farklıydı, Ermenistan savaşı kazanan taraftı ve ilk aşamalarda Türkiye ön koşullardan söz etmiyordu.

Daha sonra Türkiye ön koşullar öne sürdü ve Ermeni-Türk ilişkilerinin normalleşmesinin temelinde Artsakh (Karabağ) meselesinin Azerbaycan’ın lehine çözüleceği ve Azerbaycan’ın kazançlı çıkacağını sağlayan ilkeler koydu, süreç yavaşlandı ve sonunda durdu. Uluslararası kamuoyu, aracı olan ülkeler şunu kaydetti ki “top Türkiye’nin sahasındadır”, fakat Türkiye gereken iradeyi gösteremedi ve sonuçta Türkiye’nin yapıcı olmayan taraf olduğu kaydedildi, Ermenistan’ın bölgedeki rolü de böylece artmış oldu.

-Onlarca yıl boyunca Türkiye’nin, Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirmesi ve sınırın açılması konusunda Azerbaycan’ın menfaatleri üzerinden hareket ettiğini biliyoruz. Şimdi de Azerbaycan-Ermenistan ve Türkiye-Ermenistan normalleşme süreçlerinin birbirine tamamlayarak ilerleyebileceğini kaydediliyor. Sizce bu süreçleri birbirinden ayrı yürüyebilir mi?

1993 yılında Türkiye Ermenistan Cumhuriyeti ile devlet sınırını kapattı ve bunu Karvaçar (Kelbacar) rayonunun Artsakh Savunma güçlerinin kontrolüne geçtiğinden dolayı yaptığını ifade etti.

10 Kasım 2020 tarihinde Ermenistan-Rusya-Azerbaycan üçlü açıklamasının temelinde Ermenistan Hükümeti bu ve 2 başka rayonlarını Azerbaycan’a teslim etti.

Fakat şimdi de Azerbaycan-Türkiye gündeminin önde gelen konular arasında Ermenistan Cumhuriyeti’nin toprakları üzerinden Azerbaycan’ı, işgal altında bulunan Artsakh bölgeleri ile Nakhijevan arasında bir koridor sağlama talebi yer almıştır.

Bu süreçte ben sadece Türkiye ve Azerbaycan’ın menfaatlerini görüyorum, fakat Ermenistan’ın ilgisini ben bu süreçte görmüyorum ve herhangi bir şekilde bunu ölçmek mümkün değil.

-Son zamanlarda Türkiye ve Azerbaycan 15 Haziran 2021 tarihinde imzalanan “Şuşi beyannamesini” onayladılar. Sizce bu beyannamede Ermenistan için tehlike teşkil eden hükümler var mı ve bunlardan kaynaklanan olası tehlikelerin sonuçlarını etkisiz hale getirebilmek ve yumuşatmak için Ermenistan ile Artsakh ne adımlar atmalı?

Söz ettiğiniz beyanname üçüncü devletlere ve ilk sırada Ermenistan’a karşı, aynı zamanda Artsakh, Rusya ve İran’a karşı yapılan bir beyannamedir.

Şu an bu sadece beyanname değil, aynı zamanda onaylanmış resmi bir belgedir artık. Ermenistan ile yürütülen müzakereler eşliğinde saldırganlık unsurları içeren böyle bir belgenin onaylanması aslında Azerbaycan ve Türkiye’nin, stratejik alanda kendi amaçlarına ulaşabilmek için şiddet uygulaması da dahil olmak üzere tüm yollara başvurabileceklerini ve tüm yönlerde yüzde yüz işbirliği içinde olacaklarını gösteriyor.

-Ukrayna’da patlak veren askeri operasyonların sonucunda jeopolitik geriliminin görülmemiş bir tırmanışına tanıklık ediyoruz. Rusya ve Batı arasındaki bu çelişki bölgemizi nasıl etkileyebilir, ne sonuçlar meydana gelebilir ve Ermenistan ile Türkiye arasındaki diyalog sürecini de etkileyecek mi sizce?

Ukrayna etrafında gelişen süreçler şu an dolaylı, fakat belrili bir süre sonra Güney Kafkasya’da dolaysızetkiler bırakacak. Ukrayna meselesinde Rusya’nın, Çin’in ve toplu olarak Batı’nın, NATO üyesi olan Türkiye’nin menfaatleri çatışıyor. Bu çatışmanın Ukrayna dışında, Güney Kafkasya da dahil olmak üzere diğer bölgelere taşınması da çok muhtemel bir senaryodur.





Bu haber ermenihaber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (ermenihaber) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(ermenihaber). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+