​Anadolu’da ilk cuma namazının Ani’de kılındığına dair net bilgi yok” - Gündem
12 Temmuz 2025 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Հրոտից / Օր : Անի / Ժամ : Հրակաթն

Gündem :

11 Temmuz 2025  

​Anadolu’da ilk cuma namazının Ani’de kılındığına dair net bilgi yok” -

​Anadolu’da ilk cuma namazının Ani’de kılındığına dair net bilgi yok” ​Anadolu’da ilk cuma namazının Ani’de kılındığına dair net bilgi yok”

Camiye dönüştürüleceği açıklanan Ani Katedrali’nin mevcut statüsünü HAYCAR Mimar ve Mühendisler Dayanışma Derneği Üyesi Alin Pontioğlu ve sanat tarihçisi Şerif Yaşar ile konuştuk.

Ani Ören Yeri Kazı Başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan, 3 Temmuz’da Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklama ile Ermeni tarihinin en önemli merkezlerinden Ani Katedrali’nin (Surp Asdvadzadzin) restorasyon çalışmalarının ardından yapının cami olarak ziyarete açılacağını duyurdu.

Ani, günümüzde kültür bakanlığına bağlı “örenyeri” (geçmişte yaşamış medeniyetlerin izlerini taşıyan ve arkeolojik kazılarla gün yüzüne çıkarılan alan) olarak kullanılırken, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sitesinde de cami olarak değil “2023 Yılında Devam Eden Proje ve Uygulama İşleri – Devam Eden Proje İşleri” bölümünde, “Kars Ani Katedrali Restorasyonu (2. Etap)” ibaresiyle yer alıyor.

Kazı başkanı açıklamasında bir de “Kilise aslında 10. yüzyıl sonlarında Bagratlılar zamanında inşa edilmiş ve kentin en büyük kilisesi konumunda olan bir yapı. Sultan Alparslan'ın fethiyle birlikte camiye dönüştürülmüş ve ilk cuma namazı burada kılınmıştır. Dolayısıyla bu yapı Anadolu'daki ilk fetih camimiz. Sultan Alparslan, fethin hemen ardından Türk fetih geleneklerine uygun şekilde Ani'nin en büyük kilisesi konumunda olan bu katedrali camiye dönüştürmüş, kubbesindeki haçı indirerek yanında özel olarak getirdiği altın hilalle değiştirmiş ve ilk cuma namazı da burada kılınmıştır," iddiasında bulundu.

“İlk cuma namazının kılındığına dair net bilgi yok”
Ani’nin geçmişi ve mevcut statüsü hakkında bianet’e konuşan, HAYCAR Mimar ve Mühendisler Dayanışma Derneği Üyesi ve Ani Mobil Uygulaması’na katkısıyla tanınan Alin Pontioğlu, şunları söyledi:

“Bagratuniler'in geliştirerek kendisine başkent yaptığı şehir Ani, Ermenilerin ilk başkenti olarak kabul ediliyor. Bugün, Arpaçay (Ahuryan) nehrinin her iki yanında şehir kalıntıları bulunmaktadır. Ani, Ermenilerin dini merkezi olmuş aynı zamanda kültür, gelenek ve göreneklerinin geliştiği bir Ortaçağ kenti olmuştur. Ani'de yaşanan büyük depremden sonra başka yerlere göç eden Anililer pek çok bilgiyi beraberinde götürmüşlerdir. Ortaçağ’da taş ustalığının en muhteşem örneklerinin yapıldığı şehir içinde mühendislik, mimarlık ve şehircilik bilgilerini de barındırmaktadır. Bu bağlamda Ani şehri okul (üniversite) olarak kabul edilmiştir.

“Sultan Alparslan'ın fethiyle birlikte camiye dönüştürülerek ilk cuma namazının burada kılındığına dair tarihi net bilgiler yok ya da günyüzüne çıkmış değil. Kaynakların tek birleştiği nokta, Alparslan'ın Ani'yi fethettiği bilgisidir. Halk arasındaki bilgi ise Alparslan Ani’yi aldıktan sonra katedralin cami olarak düzenlenmesini istediği; fakat –olaylar nasıl gelişmiş bilinmiyor– burada durmayarak Anadolu’nun içlerine doğru ilerlediği. Alparslan, katedrali de kilise olarak bırakmıştır. Oğlu Melikşah, Ermenilere karşı çok iyi davrandığı için çok sevilen bir kişi olmuş. Ermeniler bugün hâlâ Melik ismini oğullarına verirler.”

“Toplumsal barışa zarar”
Tarihi yapının camiye dönüştürülmesi planı, kültürel mirasın korunması ve dini kimliklerin yeniden tanımlanması açısından da farklı tartışmalar yarattı.

Sanat Tarihi Derneği (STD) Başkanı Şerif Yaşar, yapının restorasyonu ve işlev değişikliği için şunları söyledi:

“Ani gibi yerler, öncelikle kültürel miras alanlarıdır. Daha önce yaşamış birbirinden farklı halkların ve inançların ortak mirası söz konusudur. Bu yapıyı, toplumsal saygıyı ve barışı bozacak şekilde camiye dönüştürmek her anlamda yanlış. Konumu itibarıyla da işlevsiz olacaktır, çünkü cemaatten son derece uzakta. Yani burada, tamamen politik bir amaç güdülüyor.

“Burası; Ermenilere, Hıristiyanlara ait bir inanç yeri olarak inşa edilmişti. 11. yüzyılın sonlarına doğru, Selçuklu fethinden sonra ‘Fethiye Camii’ adıyla anıldı. Daha sonra depremler sebebiyle çok zarar gördü ve ne cami ne de kilise olarak kullanıldı. Günümüzde olduğu gibi örenyeri olarak kaldı. Bunca zaman sonra burayı, kültürel alan olmaktan çıkarıp camiye dönüştürmek hiçbir anlam ifade etmez. Bu, sadece bölge halkının toplumsal barışına zarar verir; farklı inançlar arasındaki saygıyı ve bağı zedeler. Ani, artık herkesin ziyaret edebildiği bir kültürel miras alanı, buranın bir ibadet alanına dönüştürülmesi çok demode ve hafızasını tamamen siyasi bir lügata çevirme meselesi.

“Nasıl ki Ayasofya tüm dünyanın, mimarlık tarihinin ortak hafızasıysa, Ani de aynı statüde bir ortak hafıza alanıdır. Bunu görmezden gelemeyiz. Yapının yeniden kiliseye ya da başka bir ibadethaneye dönüştürülmesi bu belleğin hasar alması demektir. Yapı, Ermeni inanç sisteminin mimarisine uygun olarak inşa edilmiştir. Ani’ye mihrap, minare gibi yapılar eklenmesi dokusunu bozacaktır. Geçirdiği deprem sonrası zaten İslâmiyet döneminde eklenen bu yapılar yıkıldı. Öte yandan Türkiye, artık hiçbir yenileme ve koruma ilkesine uymuyor, Ayasofya ve Kariye müzelerinin camiye dönüştürülmesinde de buna şahit olduk. Bu ve benzeri kararlar tamamen politik. Kamuoyunun fikri ya da UNESCO gibi uluslararası kuruluşların çağrıları dikkate alınmıyor.”

Ani’nin tarihçesi
Ani Antik Kenti’nin yerleşim izleri Demir Çağı’na, MÖ 600’lere kadar uzanıyor. Ancak bölge daha çok, MS 4. yüzyıldan itibaren siyasi tarih sahnesinde görünür halde. Bölgeyi 4. yüzyıldan yüzyıldan 7. yüzyıla kadar Ermeni Kamsarakan Hanedanlığı yönetti. 7. yüzyılda Araplar tarafından fethedilen şehir, uzun süre siyasi istikrarsızlık yaşadı. 8.yüzyılda yeniden Ermeni Bagratid Hanedanlığı’na geçti.

961’de başkent ilân edilerek Ermeni mimarisinin altın çağını yaşadı. Ancak bu dönem 1045’te, şehrin Bizans İmparatorluğu’nun saldırılarına sebebiyle Bizans’a katılmak zorunda kalmasıyla sona erdi.

1064’te Selçuklu Sultanı Alparslan tarafından fethedilen Ani, Alparslan’nın bölgeyi para karşılığı satması ile yönetim Kürt-Ermeni Şeddadiler’e geçti. 1118’de katedral, camiye çevrildi. Bu dönüşüm, şehirdeki Ermeni nüfusla yönetim arasındaki ilişkileri de gerginleştirdi.

Bölge 12. yüzyılda birkaç kez Gürcü Krallığı tarafından işgal edilse de hükümdarlıkları bir-iki yılı aşmayarak kalıcı hale gelemedi. 1199’da Gürcü destekli Zakaryan (Zakaryalı) Ermeni soyluları, şehri ele geçirdi. Ani, yeniden bir kültürel ve ticari merkez haline geldi. 13.yüzyıla varıldığında şehir, Moğollar tarafından işgal edilerek, tahrip edildi. Ardından ticaret yollarının yön değiştirmesiyle de eski önemini kaybetti. 14.yüzyılda depremler ve göçlerle şehir neredeyse tamamen terk edildi.

Bölge 1579’da, Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına katıldı.

1878’de Rus-Osmanlı Savaşı'nın ardından imzalanan antlaşma ile Rus İmparatorluğu’nun egemenliğine girdi. Ancak, 1921’deki Kars Antlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde kaldı.

Kaynak: Anadolu Kültür’ün geliştirdiği Ani Mobil Uygulaması.






Bu haber bianet kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (bianet) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(bianet). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+