​Zangezur`da dağın hayaleti - Gündem
30 Haziran 2025 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Մարգաց / Օր : Գիշերավար / Ժամ : Առագոտ

Gündem :

12 Haziran 2025  

​Zangezur`da dağın hayaleti -

​Zangezur`da dağın hayaleti ​Zangezur`da dağın hayaleti

Zangezur’da görülen yavru leopar, Ermenistan’da yürütülen 20 yıllık disiplinli çalışmanın bir ödülü ve doğanın kendini yenileme gücünün bir hatırlatıcısı.
Zangezur'da dağın hayaleti

Görkemli Zangezur Dağları’nda aralık ayından bu yana kameraya takılan yavru İran parsı ve annesine (Panthera pardus saxicolor) ait fotoğraflar paylaşıldı.

Ermeni Yaylası, tarihsel olarak nesli tükenmekte olan Pars veya Kafkas Leoparı'nın (Panthera pardus tulliana) yaşam alanı olmuştur. Ancak yıllar içinde, kaçak avlanma ve habitat tahribatı nedeniyle türün nüfusu azalmış ve 1987 yılında Ermenistan SSR Kırmızı Veri Kitabı'na dahil edilmiştir. Leopar soyunun en heybetlisi, Zangezur kayalıklarında 40-90 kiloluk sessiz bir gölge. Dünya çapında 500-600 hayvan kaldı; Ermenistan’da ise son 20 yılda sayısı 7-10 arasında gidip geliyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Ermenistan'da hız kazanan madencilik ve altyapı projeleri, Zangezur ekosisteminin üzerine ağır bir gölge daha düşürdü.

Üç katmanlı koruma ağı
Zangezur’un kalbinde Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) ile Ermenistan Çevre Bakanlığı’nın 2002’den beri ördüğü üç katmanlı ağ soluksuz işliyor: Sınır ötesi ekolojik koridor – İran’dan Azerbaycan ve Gürcistan’a uzanan dağ sırtları tel örgüsüz tek bir “yaşayan damar” hâline getiriliyor. Bilimin gözü – Humboldt Üniversitesi ortaklığındaki kamera-tuzaklar ve DNA analizleri 2006’dan beri “dağın hayaleti” olarak bilinen ve en az on dört yetişkin hayvanı ayrı ayrı kimliklendirip nüfusun nabzını tutuyor. “Pars bekçileri” – Ararat, Vayots Dzor ve Syunik köylerinden 20 gönüllü, “pars bekçileri” olarak kaçak avcılıkla mücadeleye katılıyor.

Yavrunun bilimsel ve sembolik önemi
Bir dişinin yavru büyütebilmesi bölgede yeterli av, sessizlik ve güvenli sığınak olduğunu gösterir. Pars gibi yavaş üreyen türler için her yeni hayvan sayısı önem kazanıyor. 31 Mart 2025 tarihli video haberde bir dişiyle gece devriyesine çıkan yavrunun hızla kilo alıp çevreyi keşfetmesi; Ararat, Vayots Dzor ve Syunik diye tanımlanan üç çekirdek alanın canlılığı, alınan kanıtlarla gösteriliyor.

Zangezur ve çevresindeki dağlık alanlar, parsın yanı sıra zengin bir yaban hayatına ev sahipliği yapar. Özellikle gözlemlenip izlenen başlıca türler şunlar: Bezoar keçisi, yaban domuzu, Avrupa karacası, Hint kirpisi, Ermeni yaban koyunu (Armenian mouflon), kahverengi ayı ve Avrasya vaşağı (Eurasian lynx) . Bu türler hem parsın av kaynağını oluşturur hem de bölgenin biyolojik çeşitliliğinin devamı için kritik önemdedir.

Syunik’teki bakır-molibden madenleri Zangezur koridorunun tam kalbini keserek habitat bütünlüğünü zedeliyor; ağır metaller ve yol ağları, parsın avı olan Bezoar keçisi ile yaban koyunlarının göç patikalarını daraltıyor. İklimsel baskıların da etkisi yadsınamaz. Son 20 yılda yağış yüzde 10 azaldı, ortalama sıcaklık ise 1°C’yi aştı. Kuraklık av stoklarını inceltiyor; dağ çayırları sararıp su kaynakları geri çekildikçe parsın avı yükseklere kaçıyor.

Rewilding çekirdekleri
İnsan etkinliğinin sıfıra indirildiği rewilding çekirdekleri (yeniden yabanlaştırılmış IUCN Kategori Ib “wilderness area” blokları) oluşturmak zorunlu. Bu alanlarda hiçbir madencilik, yol veya yerleşim faaliyetine izin verilmeyerek, gerçek anlamda “hayvanlara terk edilmiş” koridorlar yaratılmalı. Ne var ki mevcut modelin büyük ölçüde yabancı fonlara bağımlı olması, ulusal bütçeden ve uzun vadeli yasal kalkanlardan yoksun kalma riskini doğuruyor. Bu pamuk ipliğine bağlı yapı, koruma vizyonunun sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Yabani hayvanlara neredeyse yalnızca hayvanat bahçelerini yaşam alanı olarak dayatan kapitalist ilişkilere karşı, bu hayvanların doğal ortamlarında koruma altında yaşaması hedeflenmeli.

Zangezur’un yalnızca batı değil, doğuya uzanan vadileri de parsın sessiz adımlarını taşır. Azerbeycan’a bağlı Taliş ve Nahçıvan dağlarında bugün 6-17 yetişkin hayvan (Panthera pardus saxicolor) dolaşıyor; Mart 2025’te Nahçıvan’da bir dişi, üç yavru ve bir erkekten oluşan beş üyeli aile aynı karede görüntülendi. Hirkan Millî Parkı’nın geniş yapraklı ormanları ile Ordubad ve Zangezur rezervlerinin kireçtaşı sarp kayalıkları, her iki yakada da ortak av tabanı olan Bezoar keçisi ve Doğu Kafkas türüne ev sahipliği yapıyor. Bunun yanı sıra, 22 Mayıs’ta da Türkiye’de yaşayan bir leoparın (tulliana) videosu yayınlandı. Farklı isimlendirmelerle konuştuğumuz bu hayvanı daha iyi tanımak için yakından bakalım.



Farklı isimler ve bölgeler
Panthera pardus tulliana ismindeki “tulliana” eki, hayvanın kendisiyle doğrudan ilgili bir morfolojik veya coğrafi özelliği anlatmaz, aksine antik bir onurlandırmayı yansıtır. 1856’da Achille Valenciennes, Batı Anadolu’da (İzmir yakınlarında) ele geçirilen bir pars derisi ve kafatasını “Felis tulliana” olarak tanımlarken, M. Tullius Cicero’ya atıfta bulunmuştu. Cicero, M.Ö. 50 dolaylarında Kilikya valisi olarak buralarda görev yaparken, bölgeden leoparları Roma gladyatörlerine göndermişti. İsmini de burada alır. Panthera pardus saxicolor ise kayalarda yaşayan büyük kedigilerden leopar anlamına gelir.

19. yüzyılın ortalarındaki taksonomistler Batı Anadolu ve Kafkasya’dan toplanan leopar örneklerinde gözledikleri küçük vücut ölçüsü ve kürk desen farklılıklarını Panthera pardus tulliana adı altında toplarken, Hazar’ın kuzeyi ve İran’ın kuzeybatısından elde edilen örnekleri ise Panthera pardus saxicolor olarak sınıflandırdılar. O dönemde genetik analiz teknikleri bulunmadığı için bu iki grubun birbirine ne denli yakın olduğu anlaşılamadı ve her coğrafya kendi “alt tür” etiketiyle anıldı.

Ne var ki 2000’li yıllarda yapılan detaylı genetik incelemeler ile kafatası ve vücut ölçümlerini karşılaştıran çalışmalar, aslında her iki adın da yalnızca aynı Pers/Kafkas leopar popülâsyonunun tarihsel çeşitliliğini yansıttığını; aralarında tür düzeyinde anlamlı bir fark bulunmadığını ortaya koydu. Bu sonuç üzerine taksonomik kuralların “öncelik” ilkesi gereği daha eski tanımlama olan tulliana adı, bugün geçerli alt tür ismi olarak kabul edildi; saxicolor ise artık sinonim olarak sınıflandırma literatüründe yer alıyor. Yine de saha çalışmalarında veya bölgesel koruma projelerinde “İran parsı” veya “Kafkas parsı” gibi farklı isimlendirmeler hâlâ kullanılmakta, çünkü bu terimler halk arasında coğrafi ve kültürel bağlamı koruyor. Anadolu’da yeniden ortaya çıkan parsların, belki de Zangezur Dağları’nı da içeren geniş Kafkas-İran koridoruyla birleşen bir ağın parçası olma ihtimali daha yüksek.

Sınırlar
Zangezur’da görülen yavru leopar, Ermenistan’da yürütülen 20 yıllık disiplinli çalışmanın bir ödülü ve doğanın kendini yenileme gücünün bir hatırlatıcısı. Bölgesel koridorların genişletilmesi, madencilik baskısının sınırlanması, iklim dirençli stratejiler ve yerel halkın tam katılımı sağlanmadan İran parsı yeniden kritik eşiğe sürüklenebilir.

Ermenistan örneği, bilimsel izleme, sınır ötesi işbirliği ve toplumsal sahiplenmenin bir araya geldiğinde nasıl umut verici sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor. Kafkasya’nın, bir zamanlar 'dağ hayaleti' olarak anılan simgesinin geleceği, tam da bu dengenin korunmasına bağlı. Belki de doğayı, insanı ve hayvanı korumanın yolu, ülke sınırlarını birer engel değil; aşılması gereken yapay çizgiler olarak görmekten geçiyor. Sırf bu nedenle bile, sınırların gönüllülük temelinde ortadan kalkmasını savunmak gerekiyor.






Bu haber bianet kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı (bianet) ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(bianet). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+