Su gunlerde yeni Papa da gundemimizin bir yerlerine yerlesti. Ayasofya da ayin yapmasindan davet edenin Patrik olmasina bizlere hosca vakit gecirtecek bir dizi sorun. Ustune ustluk adam zaten Turk dusmani . Ozellikle bu son saydigim yaniyla cesitli konusmalara konu olurken yerini aldigi muteveffa Papa Jean-Paul de cok sevimli bir adam olarak rahmetle aniliyor. Oysa oncelikle o Katolik kilisesinde muhafazakârlik cigirini yeniden baslatan kisiydi. Yeni Papa o cigirin mantigi ve ayni zamanda kurumlasmasi icinde Papa oldu. Dine siyaset karistirilmamalidir diye bir soz bir ilke vardir. Herkes bu sozu soyler sonra ilk is dine siyaset karistirir. Biz bugunlerde laiklik konusunda cok duyarliyiz ve dine siyasetin nasil ne kadar kimin tarafindan karistirildigini izliyor tartismasini kavgasini da yapiyoruz. Ama bakin Katolik dunyada da bir vakit benzer isler olmus siyaset dine karismisti. Ustelik karistiran da o dunyanin biraz disinda sayilmasi gereken bir guc Amerika Birlesik Devletleri ydi. Soguk Savas in hic sonu gelmeyecekmis gibi devam ettigi gunlerde Polonyali Kardinal saglam anti-komunist bir aday olmustu. Polonya Katolisizm i o evrede Sovyetik sistemin zayif halkalarindan biri olarak degerlendiriliyordu. Bir Polonyalinin Papa secilmesiyle ayrica evrensel Katolik Kilisesi ne ( Katolik zaten evrensel anlamina gelir) sadece Italyan kardinallerin secilmesi gelenegine de son degilse bile bir ara vermisti. Dine siyaset karistirilmamalidir ama nedense hep karisir. Zaten ortacagda da gene Italyan Papa meselesinden oturu Avignon kentinde de bir baska Papalik kurulmus iki Papa birbirini tanimamis 100 yildan fazla bir sure dunyada iki adet Papa bulunmustu. Katoliklik son kertede butun dinler gibi muhafazakârdir. Ama butun dinler arasinda orgutlenmesi bir baska turlu son derece sistematik oldugu dini ogretinin ne olmasi nasil anlasilmasi gerektigini gene kendine ozgu bir otoriteyle belirledigi icin (bu Katolik kilisesinin kadim gelenegidir) muhafazakârliginin tecelli si de oldukca ozeldir. Gelenekleri hareket yetenegini ve esnekligini de kisitlar. Bu yapida anti-komunist Papa Sovyetler e karsi tutumu ABD yi mutlu etmekle birlikte kilise icinde devam edegelen sorunlarda oncelikle caga uygun bir Katolik anlayis olusturma konusunda olabilecek en muhafazakâr tavirlari benimsedi. Bunlar tabii dogum kontrolu vb. oncelikle siyasi gibi gorunmeyen konulardi; ama bir alanda benimsediginiz tavir muhafazakârsa baska alanlarda ilerici olmaniz guctur. Buyuk bir enerjiyle calisarak dunyayi gezerek bu yaklasimini kilisenin butununde egemen kildi. Ayni zamanda idari yapinin basindaki adam olarak anlayisini kurum a da yerlestirdi. Hakkinda bir fikra cikmisti: Tutturuyor meleklerden Tanri ya bir soru sorma izni aliyor. Bir seferlik sorsun diyor Tanri. Soruyor Katolik kilisesi dogum kontrolune izin verecek mi Tanri m? Derinden bir ses cevap veriyor Sen yasadikca hayir evladim! Ama Papa oyunbozanlik yapiyor Ille bir soru daha diye tutturuyor. Peki diyorlar. Katoliklik te rahipler evlenecek mi? Ayni cevap geliyor: Sen yasadikca hayir evladim! Tahmin edeceginiz gibi ucuncu soruya da izin kopariyor: Polonya dan baskasi Papa olacak mi Rabbim? Derinlerden cevap geliyor: Ben yasadikca hayir evladim!