Anonim : Hamparsum Limonciyan - 1
10 Mayıs 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Մարերի / Օր : Մուրց / Ժամ : Խաւարակ

Anonim : Hamparsum Limonciyan - 1

Anonim

Anonim Tüm yazılarını göster..

15 Kasım 2011  

Hamparsum Limonciyan - 1

HAMPARSUM LIMONCIYAN VE NOTA(LAMA) SISTEMI
Gülay KARAMAHMUTOGLU
I.T.Ü. Türk Musikisi Devlet Konservatuari Arastirma Görevlisi


ÖZET:
Nota(lama) sistemleri, tarihsel ve teorik bakimdan müzik arastirmalarinin önemli bir kismini kapsar. Notalarin geçmislerinin alfabeler kadar eski oldugu kabul edilmektedir. Müzigin baslangicindan bu yana, pek çok farkli kültür tarafindan çesitli nota(lama) sistemleri olusturulmustur.

Türk Müzigi tarihinde ilk nota(lama) sisteminin Uygur Türkleri tarafindan kullanildigi bilinmektedir. Osmanlilar Dönemi’nde, Klasik Türk Müzigi bestekârlari ve müzisyenleri için, müzigi yazmak kabul edilemez bir sey oldugundan; makam, usûl,…v.s. müzik ögeleri ve teknikler, “Mesk” adi verilen, hafizaya dayali bir metodla ögretiliyor ve ögreniliyordu. Ancak, bu metod ile bestelerin degismeden akilda tutulmasi mümkün degildi.

Klasik Türk Müzigi’nde, uluslararasi porteli nota(lama) sistemi ile tanismadan önce Hamparsum Notasi, çesitli nota(lama) sistemleri arasinda (Ebced, Nây-i Osman Dede, Kantemiroglu, Abdülbâkî Nâsir Dede, Ali Ufkî Notasi…v.s.) en çok kullanilmis olanidir. XIX. Yüzyilda, III. Selim’in(1767-1808) istegi ve tesvîki ile Hamparsum Limonciyan (1768-1839) tarafindan gelistirilmis bir nota(lama) sistemidir. Çagdasi Abdülbâkî Nâsir Dede’nin (1765-1821) Nota(lama) Sistemi kullanilmamis fakat Hamparsum Limonciyan’in pratik sistemi hizla yayilarak pek çok Türk Müzigi bestekâri ve müzisyeni tarafindan kullanilmistir. Bu nota(lama) sistemi, binlerce bestenin bugüne intikâl etmesinde faydali olmustur.

Anahtar Kelimeler:
Nota, Nota(lama) Sistemi, Khaz, Hamparsum Notasi.


HAMPARSUM LIMONCIYAN VE NOTA(LAMA) SISTEMI
GIRIS


Müzikal ses ve ritmik düsünceleri bir takim yazili sifreler araciligi ile nakletme yöntemi olarak tanimlanabilecek nota, müzikle ilgili vazgeçilmez bir araçtir. Sümer tabletlerinde rastlanan ve bir çesit müzik yazisi oldugu anlasilan bulgular sonucunda, nota(lama) sistemlerinin geçmislerinin alfabeler kadar eski oldugu, bugün bilinmektedir. Tarih boyunca farkli yerlerde yasayan çesitli kültürlerin, müzigi bir sekilde yaziya dökerek, en ilkel hali ile nota(lama) sistemleri gelistirdikleri anlasilmaktadir. Müzikal sesleri ifade etmek için alfabedeki harfler ya da bir takim özel sekillerin kullanilmasi ile meydana gelmis; iki tip nota(lama) sistemi mevcuttur.

Türkler`in yasaminda müzik daima önemli bir yer teskil etmistir. Türk toplumunda notanin ilk kez ne zaman kullanildigi kesin olarak saptanmis degildir. XIII. yüzyilda (Orta) Asya Türkçesi ile kaleme alinmis bir kaynak, Eski Çagatay Türkçesi`nde "Ayalgu" adi verilen (eski) Orta Asya Türk Müzik Yazisi hakkinda bilgiler vermektedir. Ayrica Uygurlar Dönemi`nde sadece ustanin agzindan-elinden isitip görerek degil, ayni zamanda yazip okuyarak da müzik yapma yöntemi ögrenilip uygulaniyordu. Bunu, Uygur çalgicilarin, müzik yazisindan (notasindan) çaldiklarina iliskin saglam ve inanilir bir gözlemin yer aldigi "Tansuknâme"de ögrenmekteyiz (UÇAN, 1999, s.31).

Osmanlilar zamaninda bir müzik eserinin, bir grup müzisyen tarafindan defalarca tekrarlanarak icrâ edilmesi yoluyla hafizaya alinan eserler; usta-çirak iliskisine dayali "Mesk" adi verilen bu metodla ögrenilip ögretilmekte ve sonraki kusaklara intikâl ettirilmekteydi. Ayrica çogu Türk Müzigi üstâdi için, eserleri notaya almak ve okumak kabul edilebilir bir sey degildi. Farkli dönemlerde çesitli notalama sistemleri ortaya konulup gelistirilse bile, bunlar Türk Müzigi nazariyatçilarinin daha çok ses sistemini açiklamak ve örnek vermek amaci ile gelistirdikleri, kendileri disinda kimsenin pek ragbet etmedigi sistemler olmuslardir. Sonuçta pek çok degerli Klasik Türk Müzigi eseri ya tamamen unutulmus ya da özgün halinden degiserek varligini sürdürebilmistir.

Kisa yasami ve padisahligi döneminde pek çok yenilige imza atan III. Selim (1767-1808), Türk Müzigi`nde süregelen bu erozyona bir son vermek istemisti. Degerli Klasik Türk Müzigi eserlerinin unutulmadan, ve özgünlükleri bozulmadan korunarak gelecek kusaklara intikâl ettirilebilmeleri için, müzisyenleri bir nota(lama) sistemi gelistirmeleri hususunda cesaretlendirmis, tesvik etmistir. Bunun sonucunda; Abdülbâkî Nâsir Dede (1765-1821) ve çagdasi Hamparsum Limonciyan (1768-1839) birer nota(lama) sistemi gelistirerek, III.Selim`e sunmuslardir. Abdülbâkî Nâsir Dede`ninki degil ama Hamparsum`un kendi adi ile anilan nota(lama) sistemi, gerek ögrenimdeki gerek uygulamadaki kolayligi nedeniyle, pek çok Türk Müzigi sanatçisi tarafindan kullanilmistir. XIX. yüzyildan itibaren yayginlasarak binlerce Türk Müzigi eserinin günümüze intikâl etmesini saglamanin yaninda; o döneme dek kullanilmakta olan Ermeni Müzik yazisinin da degismesine neden olmustur.



HAMPARSUM LIMONCIYAN ( Baba Hamparsum; 1768-1839 )*
Hamparsum Limonciyan * Hamparsum Limonciyan 1768 yilinda, Beyoglu Çukur Sokak`taki bir evde, Harput`tan Istanbul`a göç eden yoksul Katolik Ermeni çiftin[1] oglu olarak dünyaya geldi. Anne ve babasinin sadece ilkokulu okutabilmeye güçleri yetmisti. Ilkokulu bitirdikten sonra, ailesi tarafindan para kazanmasi ve meslek sahibi olmasi için, bir terzinin yanina çirak olarak gönderildi. Hamparsum müzige çok düskün ve yetenekli olmasi nedeniyle, ayni zamanda Ermeni kiliselerine devam ederek müzik bilgisini ve yetenegini gelistirdi. Kayserili Kirkor Karasakalyan(1736-1808) ve Zenne Bogos (1746-1826) ile Ermeni Müzigi üzerine çalisti, müzik dersleri aldi. O dönemlerde varlikli Türk ailelerinin sürdürmekte oldugu fakir ve yetenekli çocuklari himâye etme gelenegi, varlikli Ermeni ailelerinde de mevcut idi. Darbhâne Müdürü Hovannes Çelebi Düzyan kendisini himâye etmeye baslayinca, Hamparsum biraz ilerletmis oldugu müzik egitimine, dönemin varlikli ve hayirsever ailelerinden olan Düzyanlar`in Kuruçesme`deki konaklarinda devam etti (ÖZALP, 1986, s.216).

Gençlik yillarinda hem kilise korosunda korist olarak çalisan hem de Düzyanlar`in konaginda müzik egitimine devam eden Hamparsum, bir süre sonra Meryem Ana Kilisesi`nde bas mugannîlige tâyin edildi. Bir yandan da merakli oldugu Türk Müzigi`ni ögrenebilmek amaciyla mevlevîhânelere gitmekteydi. Besiktas Mevlevîhânesi`nde Hammâmîzâde Ismâil Dede Efendi (1778-1845) ile tanisma imkâni bularak kendisinden Türk Müzigi dersleri almaya basladi. Büyük bir olasilikla, kendisine ders vermeyi kabul eden Dede Efendi`nin de destegi ve tesvîkiyle III. Selim`in huzûruna ve Saray`a kabul edildi. Böylece müzik bilgisini ilerletme ve dönemin önemli müzisyenleri ile tanisma imkâni buldu (SÖZER, 1983). III. Selim`in talebi ve tesvîki üzerine, gelistirdigi nota yazim sistemi ile Klasik Türk Müzigi eserlerinden olusan alti defter hazirladi ve sundu. Daha sonra kendi adi ile anilacak olan bu basit nota(lama) sistemi sayesinde pek çok Klasik Türk Müzigi eseri unutulmaktan kurtuldu ve günümüze intikâl etti.

27 yasinda evlenen ve 6 çocugu olan Hamparsum, müzik disinda herhangi bir isle ugrasmamis, geçimini müzik araciligiyla saglamistir. Hasköy`deki evinde müzik ögretmenligi yaparak çok sayida ögrenci yetistirdi. Oglu Zenop Limonciyan (1810-1866), Tanbûrî Aleksan Aga (1815-1864), Bedros Çömlekçiyan (1785-1840), Aristakes Hovannesyan ( ? - ? ) bu ögrenciler arasindadir. Ögrencilerinden Aristakes Hovannesyan, daha sonralari yeni bir takim eklemeler ve kurallar getirerek Hamparsum`un nota(lama) sistemini gelistirmistir.

Klasik Türk Müzigi`ne kazandirdigi notalama sistemi ve bestekârliginin disinda; keman ve biraz da tanbur çalan, iyi bir hânende olan Hamparsum Limonciyan, 1839 yilinda, 71 yasinda iken Hasköy`deki evinde vefât etmistir. Mezari, Beyoglu Surp Agop Ermeni Mezarligi`ndadir.

Klasik Türk Müzigi makam ve usûllerini kullanarak besteledigi, dili Ermenice olan kilise ilâhilerinden günümüze 31 tanesi gelebilmistir. 9 Pesrev, 5 Saz Semâi, Beyâtî Araban ile Bestenigâr Fasillari, Beyâtî Beste ve 2 Semâi, Nisâburek Kâr-i Nâtik, Dügâh Beste ve Yürük Semâii ile 3 Sarki, besteledigi Klasik Türk Müzigi eserleri arasindadir. III. Selim`e sunmus oldugu alti defterden sadece iki tanesi günümüze gelebilmistir. Günümüzde söz konusu defterlerde hiç sözlü eser bulunmadigi, eserlerin tamaminin saz semâisi ve pesrevlerden olustugu bilinmektedir .

Hamparsum; bu nota(lama) sistemi ile Ermeni Müzigi nota(lama) sisteminde de bir reform yasatmistir. Bu açidan, Hamparsum sadece Türk Müzigi`ne degil, Ermeni Müzigi`ne de hizmet etmistir. Ecmiyadzin Baspatrikligi ile Kudüs Patrikligi`nde, bugün hâlâ "Hamparsum Notasi" kullanilmaktadir.

+