Turkiye de cesaret -  
 
	
 
	
	
	 
	 
	
	Marmara Universitesi  nden Ayhan Aktar ın bir yazısını okudum. Toplum ve Bilim dergisinde cıkmıs. Baslıgı  Son Osmanlı Meclisi ve Ermeni Meselesi . Yazı şoyle bitiyor: Dunyada milli marşı  Korkma  sozcugu ile başlayan tek ulus biziz. Cesaretle  bizi biz yapan  korkularımızın ustune gitmemiz ve artık buyuduğumuz konusunda once kendimizi ikna etmemiz gerekiyor. İcimizde surekli karabasan ureten korkuların saltanatını yıkmanın başka caresi yok galiba. Bunu becerdiğimiz zaman  bu ulkede Ermeni kırımı dahil her şeyi soğukkanlılıkla tartışacak olgunluğa ulaşılacağını duşunuyorum. 
Her toplumda olduğu gibi Turkiye de de korku ve cesaretin kendine ozgu konumları var. 12 Eylul oncesi İstanbul da yapılan bir mitingde goğuslerini polis ve askerden oluşan sıkıyonetim guclerine siper etmiş işciler  Faşizme gecit yok  diye yurumuşler  fişlenmeyi  işten atılmayı  hapse girmeyi  işkenceyi  olumu  kol kola kenetlenmenin gucuyle goze almışlardı. Bu tur  guruh cesareti nin kitleyi nasıl kurban ya da katil kılabildiğini hepimiz biliyoruz. Turkler ya da Muslumanların kitle olarak verdiği cesaret ornekleri zaten cocukluktan belleklere kazınan milli kulturumuzun parcası. O denli ki  toplu cesaret konusunda Turklerin bir  ustunluk kompleksi  olduğu duşunulebilir. Bu kompleksin ırkcılık mertebesinde son orneğini ABD nin Irak saldırısında Araplar korkaktır  uc gun dayanamazlar  kacarlar duşuncelerinde gorduk. Satırarası vurgulanan Turklerin cesareti idi. 
Toplu halde cesur olanlar tek başlarına farklı davranabiliyor. 12 Eylul den sonra kurulan mahkemelerden birinde de sendika liderleri yargılandı.  Faşizme gecit yok  diye bağıran yuz binlerce iscinin temsilcilerinin yargılanmasında mevcut duruşma salonlarının yetersiz olacağını duşunen asker  bir spor salonunu  DİSK davası nın goruşulmesine ayırmıştı. Aylarca suren duruşmalar boyunca tribunler boş kaldı. 
 Medeni cesaret  Turkiye ya da Turkceye ozgu bir deyim değil. Fransızcadan alınmış olabilir. 1215 te Magna Carta yla kralların gucunu ilk kısıtlayan İngiltere de ise boyle bir kavram yok. 
 Cağdaş uygarlık duzeyine  gecişte Batılı gibi pantolon giyip catal bıcak kullanmanın  medeni cesaret  orneği olmadığı ortada. İnsanın duşuncesini acıkca belirtmesine  medeni cesaret  diyoruz. Vahşi kaplanların ustune giderken cesur  duşuncemizi korkmadan belirtirken medeni cesaret sahibi oluyoruz. 
Ailenin cocuk yetiştirmesinde  okulda  askerde  devletin vatandaşlarına muamelesinde 100 yıllardır şiddeti esas alan bir toplumda bu şaşılacak bir şey değil. Edilgenlik icimize o denli sinmiş olmalı ki son gunlerde Turkiye demokrasisinde bir  devrim  niteliğinde olduğu yazılan ve 1960 tan bu yana askeri darbelerin yerleştirdiği  devleti vatandaştan korumayı  esas alan korku yasalarının değiştirilmesi  toplumsal coşkuyla karşılanmadı. Belki esas ruhu itibarıyla anlaşılmadığından  belki benimsenmediğinden ve en kotusu belki de değişikliklere aracı olan hukumetlere guvenilmeyip onların art niyetinden korkulduğundan. 
 Muttefik  Batı devletlerinin temel demokrasi ve insan hakları ilkelerini yerle bir ettiği bu donemde  Turkiye ve benzer konumda ulkeler  verilen şablonlara uymaktan da ote  dunya guclerinin yaptıklarına rağmen de bir demokrasi anlayışını koruyup yerleştirmekle karşı karşıya. Esas medeni cesaret de bu olmalı
Gunduz Vassaf
	
	 
Bu haber  kaynağından gelmektedir. 
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı ()  ve yazarına ait olup,
 bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com