Sarkis in anlatmadıgı goc masal ı - Haber Arşivi 2001-2011
19 Mayıs 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Մարերի / Օր : Անահիտ / Ժամ : Շառաւիղեալ

Haber Arşivi 2001-2011 :

17 Mayıs 2004  

Sarkis in anlatmadıgı goc masal ı -

Sarkis in anlatmadıgı goc  masal ı

Demokratik Turkiye Girisimi nin duzenledigi Ermeni Masalı gecesinde anlatıcı Sarkis Seropyan dı. Ermeni mitolojisinden Ermeni masallarına uzanan anlatımında deginmediği bir masal vardı Seropyan ın daha doğrusu yasanmıs bir acı gercek Fazilet ve alcakgonulluluk anası ureme ve bereketli sular tanrıcası Anahit i anlatıyordu. Ardından Ermenilerin fırtına yağmur bulut ates guc ve zafer tanrısı Vahakn a geciyordu. Sırada Ermenilerin en eski tanrılarından Ara ile Asur Kralicesi Flamiram ın yani Semiramis in oykusu vardı. Elcileriyle mektup gondermisti Flamiram Sana hitap ediyorum ey yakısıklı Ara. Sen benim esim olup Ninova ya ve benim dunyama hukmetmeyi reddettin kalbin Ararat ın ebedi buzlarından daha sert diyor ve Geri don diye cağırıyordu Ara yı. Elcilere Ninova ya don ve dunyaya hukmeden gunesine buzlarımın ancak kabuğum olduğunu bu kabuğun icinde ise iki askın alevlerinin yukseldiğini anlat diyordu Ara. Bu iki asktan ilkinin vatanına ulkesinin dağlarına nehirlerine ve ağaclarına; ikincisinin ise esi Nuart a karsı olan sevgisi olduğunu anlattıktan sonra kesin bir tumceyle bitiriyordu mektubunu: Olumsuzluk onersen bile ben Nuart ımı alcaltmam. Boylece uzayıp gidiyordu Sarkis Seropyan ın pes pese dizdiği masallar Beyoğlu ndaki Tiyatro Seyr-i Mesel Sanat Atolyesi nde. Demokratik Turkiye Girisimi halkların kardesliğinin izlerini surmek bir halkın varlığının nasıl diğerlerinin varlığıyla ic ice olduğunu gostermek farklılıkların aynılığını sergilemek icin yola dusulecekse en iyi yol butun bu halkların masallarının izlerini surmektir diyerek Masalların Duğunu adı altında bir dizi etkinlik duzenlemisti. İlk etkinlik Kurmanci Masal dı. İkinci etkinlik ise Ermeni Masalı ydı ve anlatıcı Agos gazetesinden Sarkis Seropyan dı. Bir yol hikâyesi Bana masal anlatılmadı diye basladı Seropyan Bana anlatılan masal tehcirde Karadeniz sahilinde baslayan Eğin de suren ve Malatya da bir yetimhanede noktalanan bir yol hikâyesiydi. Annemin anneannemin teyzelerimin ve dayımın gectiği yoldan bahsediyorum. Hep bunu anlattılar bana. Gece uyumam icin ninni yerine bunu anlatırdı annem anneannem. Sonra baska bir ulkede dayımı buldum. O da aynı masalı anlattı bana. Bu masalı size anlatmak istemiyorum sizi uzmek istemiyorum. Cunku gercekten ağır bir masal. Seropyan ın o aksam anlatmadığı masal 1900 lu yılların basında Gumushane de baslıyordu. Anne dedesi Paranok Avadisyan askeri doktormus. İstanbul esrafından bir adamın Haskoylu kızıymıs anneannesi Zaruhi. Kucukken Rum okuluna gitmis. Bu yuzden Gumushane esrafı geceleri doktor Avadisyan ın evinde toplandıklarında karıkoca aralarında Rumca konusurlarmıs; Cayı demledin mi kahve ikram ediyor musun gibisinden. 1899 da evlenmis Paranok ile Zaruhi. 1900 de Sarkis in dayısı Bağdik doğmus. 1908 de de annesi Nuart-Roza. Sonra kucuk teyzeleri... 1915 te tehcir e baslarken Mutasarrıfın emriyle oldurulur doktor Paranok. Sarkis in anneannesi Zaruhi bir erkek iki kız cocuğu ile birlikte surgune gonderilir. Ermeni kafilesi Eğin uzerinden Suriye ye doğru yola cıkarken Zaruhi en kucuk kızını da komsuları basefendi ye bırakır. Hayat kurtaran saka Kafile Eğin e geldiğinde karakolda gorevli polisler Zaruhi nin Rumca konustuğunu duyunca Siz Rumsunuz. Bunu kanıtlayın surgunden kurtulun derler. Bir telgraf cekilir Gumushane ye. Doktor Paranok Avadisyan ın ailesinin Rum olduğunun isarı diye. Ancak cevap gelmez. Bu arada birlikte geldikleri kafile yola devam eder. Yalnızca Avadisyan ailesi kalır Eğin de. Yani bugunku Erzincan ın Kemaliyesinde Bu kez iki katı para odenerek cevaplı telgraf cekilir. Cevap Evet Rum dur diye gelir. Aslında karıkoca aralarında Rumca konusurken doktorun evinde toplanan Gumushane esrafının Esiniz Rum mu sorusuna doktor Paranok un saka olsun diye verdiği Evet yanıtı kurtarmıstır hayatlarını. Bir yıl kadar Eğin de ağacların arasında yasarlar. Terk edilmis evlerde buldukları yiyeceklerle karınlarını doyururlar. Aile sonunda Malatya daki Amerikan Yetimhanesi ne yerlestirilir. Anneannem oğretmenlik yapmıs orada. Annem daha kucuk yedi yasında. Aile yetimhaneye yerlesince o sıralar 16 yasında olan dayısı Bağdik Beni almazlar diye ayrılmıs yanlarından. Zaten annesinin ve kardeslerinin de son gorusu bu olmus. Annem yetimhanede protestan eğitimi almıs. Olene kadar da bu nedenle hep gece gozlerini kapatarak dua etti. Kendi evlatları yetmezmis gibi Gurun tarafından gelen kafilede butun ailesini yitiren bir kız da gelip anneanneme Kimsem yok ben senin kızın olayım. Cocuklarına bakarım demis. Yola cıkarken en kucuk cocuğunu komsuları basefendi ye bırakan anneannem de kabul etmis bunu. Sonra İstanbul a donerlerken 1918 de Sivas ta bir Ermeni usta ile evlendirmisler sonradan olan teyzemi. O teyzem bana gercek teyzelik yapmıstır. O ve cocukları oz akrabalarım gibi kalmıstır. O teyzem birkac yıl once Fransa da oldu. Anneannem ile annem İstanbul a dondukten sonra Mahmutpasa da trikotaj atolyelerinde calısıyor anneannem. Oykunun burasında bir soluk alıyor Seropyan. Anneannem hayatında kimseye beddua etmemistir diyor Bir tek kocasını olume gonderen mutasarrufa beddua etti. O adam da Cumhuriyet in ilanından sonra İstiklal Mahkemesi nde idama mahkûm edildi ve Beyazıt Meydanı nda asıldı. Bulunamayan teyze İstanbul Radyosu nun kurulmasından sonra cok aramıslar techcire giderken kosuları basefendi ye verdikleri kucuk teyzelerini. Basefendi nin adıyla radyodan surekli anons ettirmisler ama bulamamıslar. Malatya da yetimhanede ailenin yanından ayrılan dayısı Bağdik in oykusune gelince... Dayım acıkgoz bir adam. Kacak gocek asker kıyafetleriyle Trabzon a kadar gidiyor. Gemiye binip İstanbul a kacıyor. Zengin olan anneanesiyle dedesini bulacak. Ancak onlar bir sure once olmusler. Kopru altında yatıyor. Sonra İstanbul u isgal eden İngilizin yanında is buluyor. Deniz motorunda cımacılıktan kaptanlığa kadar yukseliyor. Hatta Kurtulus Savası na katılmak isteyen Cerkez Ethem i tekneyle İstanbul dan Anadolu ya kacırıyor. İsgal orduları cekilirken Sen de bizimle gel yoksa basın belaya girer diyor İngilizler. O da Yunanistan a gidiyor. Yani 25 yasından sonra yeni bir hayat kuruyor kendisine Yunanistan da. Hatta bu arada Yunanistan a kacan Cerkez Ethem gidip buluyor dayımı. Oturup konusuyorlar. Bağdik once Anadolu da sonra da Yunanistan da kendine iki ayrı yasam kurduktan sonra bir ucuncusunu daha gerceklestirir. Yunanistan da isleri iyiymis Bağdik in. Kamyonları falan var. 1946 da Ermenistan nufusunu artırmak icin sınırlarını acınca satmıs butun malını mulkunu. Altına cevirmis. O altınları da bir borudan yaptığı asasının icine doldurmus. Ver elini Ermenistan... Aclık sefillik var Ermenistan da. Her hafta bir altın bozdurup ucuncu bir hayat kuruyor kendisine. Anneannesinin ve annesinin bir daha goremediği dayısı Bağdik i gidip buluyor Ermenistan da Seropyan: Gidip oturdum karsısına. Bana anlatmasını istedim Eğin de Malatya da yasanılanları. Anneannemin annemin anlattıklarını kelimesi kelimesine aynen tekrar etti bana sabaha kadar. Her sey aynen ortusuyordu. Soz birbirliği yapacak halleri yok. Ama aynı seyleri neredeyse aynı kelimelerle anlatıyorlar yasadıklarına iliskin. Bu yuzden simdi bana kimse yasananların yalan olduğunu iddia etmesin. Yoksul bir ailenin cocuğu olarak Seropyan ortaokuldan sonra calısıyor. Anneannesi ve annesi ile tek goz bir evde yasıyorlar. Evi hizmetcilik yaparak gecindiriyor anneannesi. Bir buzdolapcının yanında baslıyor ise Seropyan. İsleri gelistikce Tarlabası ndaki tek oda yoksul evi iki odalı daha derli toplu bir konuta donusuyor. Sonra kendi isini acıyor Seropyan. Ama bu arada surekli okuyor. Ermeni gazetelere yazılar yazıyor. Ceviriler yapıyor. 1995 te yani tam 60 yasından sonra da gazeteciliğe baslıyor. Baska oykuler de var Seropyan ın anlatmadığı daha cok oyku var. O geceki Ermeni Masalı nı aynı kaynaklardan beslenen farklı etnik kokendeki duyarlı insanların aynı duyguları hissedeceğini ornekleriyle coğaltıyor Seropyan. Bin bir halkın bin bir masalıyla Anadolu yu onun bereketini comertliğini zenginliğini anlatalım istedik diyerek Masalların Duğunu etkinliklerini duzenliyor Demokratik Turkiye Girisimi. Amacları Nasıl bir demokrasi istiyoruz sorusunun yanıtını Anadolu ve Mezopotamya halklarının sozlu tarihinin bir unsuru olan masallarda aramak kulturel farklılıkları bolen parcalayan değil esasen bu toprakların her bir damarı olarak vazgecilmezliğini ortaya koymak ve butun halkların esit-ozgur birliğini birbirini anlama cabası etrafında yorumlama. Sırada Yezidi Cerkez Arap Laz Turkmen Zaza masalları var. Bunların sonrasında da Rum ve Yahudi masalları da olacak. Masallar anlatıldıkca herkes anlatılmayan masallar ı da oğreniyor. Aynen Sarkis Seropyan ın anlatmadığı ama cocukluğunda hep ninni yerine dinlediği masal daha doğru yasanmıs acı bir gercek gibi. Demek ki masallar birbirlerine değdikce coğalıyor!




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+