Mozaigin Uyum Sureci - Haber Arşivi 2001-2011
03 Mayıs 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Ահեկան / Օր : Արամ / Ժամ : Թաղանթեալ

Haber Arşivi 2001-2011 :

06 Haziran 2004  

Mozaigin Uyum Sureci -

Mozaigin Uyum Sureci

Azınlıkların da insan hakları konusunda yasal olarak ulusal ve uluslararası boyutta her Turk vatandasının oldugu gibi haklarını araması gerekir; bu Turk vatandaslıgı potasında olusmus kulturel mozaiği yasatmak hepimizin ortak bilincine ihtiyac duymakta. Bir toplumun demokrasisinin gelismisliği o toplumun azınlıklarına tanıdığı haklarla olculur kavramı artık uluslararası boyutta kabul gormus insan hakları cercevesinde ele alınmıs bir kavram. Ve bu olguda sadece dinsel ve etnik ayrım değil dusunsel azınlıkların hakları da yer alabilmektedir. Binlerce yıldır bu topraklarda yasamıs olan ve malum nedenlerle bir avuc kalmıs olan Suryani toplumu da dilini kulturunu yani Anadolu nun zengin miraslarından birini yasatabilmek icin caba gostermektedir. 70 milyon nufusta 10-15 bin kadar kalmıs bu toplumun halen haklarını AB ye giris surecindeki Turkiye den beklemesi uzucu; gonul isterdi ki bu haklar uyum surecinin bir on kosulu değil de kendi oz benliğimizden doğan ihtiyaclar doğrultusunda verilen haklar olsaydı. Ortak sorunlara nasıl cozum bulabileceğimiz yerine bu toprakların binlerce yıllık kulturlerinin korunması icin istenilen atılımlara kayıtsız kalınması ve sivil toplum orgutlerinin etkin projeler uretememesi neticesinde XXI yuzyılın basında halen sen ben kavgasıyla uğrasıyoruz. Bu konudaki demokratik dusunce beyanlarını da birden hain yaftası altında taclandırıyoruz. Azınlıklara sorun gozuyle bakmak sorunlarını anlama hassasiyetini gostermemek ama gecmisin paslı puslu dusuncelerini one surup yuksek duvarlar ormek alıskanlığını zamanla bırakmamız gerekmekte. Demokrasinin coğunlukculuk kavramı ile zedelendiği bilincine varılan Avrupa da azınlık demokrasisi kavramı gelistirilirken bu gruplara verilen haklarla kendi kimliklerini yasatabilmeleri ve renklerini koruyabilmelerine dayanak sağlanmıstır.* Ortacağ boyunca kralın dini benim dinim ya da egemenin dini egemendir temel kuralına gore bolunmus Avrupa ulkeleri XV ve XVI. yuzyılda bu homojenliği kaybetti. Ortaya cıkan dini azınlık sorunu ilk olarak 1648 Vestefalya Konferansi ya da Barısı ile Avrupa da siyaset gundemine girdi. 1815 Viyana Kongresi ve Antlasmasıyla ilk kez azınlıklar dini gruplar olarak değil ulusal topluluklar olarak da tanındı. Ulus devletlerle birlikte siyasal kimliği belirleyen ilke değiserek egemenin milleti egemendir haline geldi. Daha sonra Berlin Konferansı (1878) gibi bazı uluslar arası antlasmalarda azınlıklarla ilgili duzenlemeler gormek mumkun. Ancak bu konudaki en genis duzenlemelere ozellikle I. Dunya savası sonrası Avrupa da yapılan antlasmalarda rastlanıyor. Neredeyse bu donemde yapılan butun antlasmalarda azınlık haklarına yer verilmistir. Lozan antlasması da bu donemin urunlerinden biridir. II. Dunya Savası ve hemen onu izleyen soğuk savas doneminde azınlıklar icin ayrı duzenlemelere pek rastlanmıyor. Soğuk savas azınlıkların ve azınlık haklarının geri planda kaldığı bir donem. Biraz da self determinasyon istekleri korkusuyla karsılıklı olarak azınlık hakları bir sure goz ardı ediliyor. Acıklama ise insan hakları ile ilgili duzenlemelerin azınlık haklarını da kapsadığı bu nedenle de ayrı duzenlemelere gerek olmadığı yonunde. Bunun istisnası AGİT ve Avrupa Konseyi. Ancak doksanlı yıllarda Sovyet in parcalanmasıyla ortaya cıkan yeni devletler cesitli dilsel dinsel ve milli azınlıkları yeniden gundeme getirdi. İnsan haklarıyla ilgili genel duzenlemelerin yetersizliği bu donemde acıkca dile getirilmeye baslandı. Evrensel boyutta azınlık sorunlarının cozumu icin ozel duzenlemelerin gerekliği ortaya cıktı. Bu nedenledir ki hem Birlesmis Milletler hem AGİT hem Avrupa Komisyonu ve ek olarak Avrupa Birliği muktesebatında bu konuda ozel duzenlemeleri goruyoruz. Avrupa Birliği muktesebatına uyum sağlama surecinde muhtemel anlasmazlıkları cozmek icin gereken dezenformasyonsuz bilgi akısını ve karsılıklı fikir alıs verislerindeki sağduyuyu medyadan takip ettiğimiz kadarıyla goremiyoruz. Konusunda uzman olmayanların bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olarak dusuncelerini savurmaları da oze odaklanmayı engelliyor Bu surecin on kosullarından biri olan azınlık haklarının iyilestirilmesi konusunda da objektif yayınların oranının yuksek olmadığını soyleyebiliriz. Bu konudaki istisna yıllardır bilinip de bilinmez olarak suregelen 1962 de kurulan kendi vatandaslarını potansiyel tehlike gorup denetleyen Azınlık Tali (Gecici) Komisyonu nun lağvedilmesi haberiydi. Gundemde olan diğer haberler ise dusundurucuydu. Sabiha Gokcen in Ermeni asıllı olduğuna dair bir iddiada ortalıkta kopan kıyamet ve bu iddianın hakaret olarak algılanıp sansasyon yaratması ile kose yazarlarının azınlıklara bakıs acısındaki değismezlik kaygısı. Agos Gazetesi ne ve genel yayın yonetmenine herkesin gozu onunde yapılan tehdit ve ırkcı yaklasımlar; basının bu cirkin olayın uzerini ortbas etme girisimi; 6-7 Eylul hadiselerini anımsatan konusmalar Bir gece ansızın gelebilirim! nidalarının urpertisi. Sevan Nisanyan a azınlık olması nedeniyle konulan engeller ve basının bu olaya bakıs acısı; dini tercihinden oturu spor salonuna kabul edilmeyen kadının izlenimleri; Rum Patrikhanesi uzerinde yoğunlasan devlet icinde devlet ve bolunuruz manipulasyonları; fisleme sendromları; vakıflarla ilgili sorunlar. Azınlıkların ve bu toplumun gelismesi icin caba sarf edenlerin nasıl rencide edildiğini soz konusu baslıklarda sezmek mumkun. Azınlıkların da İnsan hakları cercevesinde yasal olarak ulusal ve uluslararası boyutta her Turk vatandasının olduğu gibi haklarını araması gerekirken bu Turk vatandaslığı potasında olusmus kulturel mozaiği yasatmak hepimizin ortak bilincine ihtiyac duymakta. Avrupa Kriterleri konusunda onca engel varken halen kendi vatandaslarının ozluk haklarına kavusması icin kriterlere gereksinme ayıbını yavas yavas uzerimizden atarken ic mihrak dıs mihrak paranoyasından da ozguvenimiz ve doğruyu bulma cabaları sayesinde kurtulabileceğimiz bir gercek. Biz ulkemizde bulutları delip gecen ısık gibi aydınlığa kavustukca eğitilip bilinclendikce sağlıklı bir yapıya kavusacağımız inancıyla tum toplumlar icin bunu savunuyoruz. Teror gibi ortak sorunlarımız icin de gerektiğinde milyonların sokaklara omuz omuza dokulduğu ortak milli suuru ozlemliyoruz. Memleketinde kardesce yasamak Mehmet in de Gabriel in de Kevork un da Levon un ve tum insanların da erdemi. Fisleme histerisi yerine ilkokul sıralarında Ali topu Kevork a at Kos Gabriel Kos Paylas Mehmet Paylas yazılı fislerden baslayarak kardeslik bilincini biraradalığı anımsatmak gibi daha sık atılımları hayal ediyoruz. Munferit olumsuz soylemler olduğunda da buradan hareketle yorumlarda ve yargılarda bulunmanın tehlikesini hepimiz biliriz. Amac insanca ve dostca yasamak. Gecmiste olan olumsuzluklardan ders alıp bu bilinci geleceğimizin temellerine harc olarak kullanmak olmalıdır. Zaman Anadolu nun medeniyetlerin besiği dunya dillerinin kaynağı olduğu konumda bir tezatmıs gibi duran aramızdaki bu derin iletisimsizliklerin cozulme bu toprakların sesine kulak verme zamanı. Zaman Turkiye nin Avrupa ve Dunya platformunda kendini ifade edebilmesi icin yapılan calısmaları gelecek nesillerdeki torunlarımıza bırakacağımız anlamlı ve hayati miras olarak bir an once algılama zamanı cunku sair Ozdemir Asaf ın Butun renkler hızla kirleniyordu/birinciliği beyaza verdiler mısralarındaki husranı yasamayı hicbirimiz hakketmiyor. (OG/BA) *Jackson Preece - Ulusal Azınlıklar ve Avrupa Ulus-Devlet Sistemi- Donkisot yayınları 2001 sayfa




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+