Onemli olan ayrımcılıgın son bulması -  
 
	
 
	
	
	 
	 
	
	Basbakan Erdogan  Basbakanlık İnsan Hakları Danısma Kurulu  Azınlık Hakları ve Kulturel Haklar Calısma Grubu  raporunun hukumete sunulmadan ve  basına  Basbakanlık  koymak suretiyle” medyaya verilmesini  etik bulmadıgını” soyledi. 
(Zaman  7 Kasım) Basbakan  bu gorusunde haklı olabilir. Rapor  hukumetin talebi olmadan yazılmıs olabilir; kurulun mutlak coğunluğu tarafından benimsenmis olmayabilir. Raporun iceriği su veya bu yonuyle elestirilebilir. Ne var ki  resmi kimlik politikalarında karsı karsıya olunan sorunları ortaya koyması ve bunların asılması icin bazı oneriler getirmesi acısından yararlı bir calısma yapıldığına hic kusku yok. 
Raporda  ifade ozgurluğunun sınırları genisledikce giderek daha iyi gorulmeye baslanan su hususların altı ciziliyor: 1)  Azınlık” kavramını 1923 Lozan Antlasması ile sınırlayan resmi yaklasım  sosyolojik gerceklerle ve uluslararası hukukla bağdasmamaktadır. 2) Uluslararası hukukun ve AB hukukunun gereği  sosyolojik azınlıklara grup hakları tanınması değil  bu gruplara mensup bireylere dil ve kulturlerini serbestce yasama hakkının tanınması  bunu engelleyen yasakların kaldırılmasıdır. 3) Turkiye hukumetleri  Lozan Antlasması’nı dahi uygulamamaktadır: Gayrimuslim azınlıklara antlasmayla tanınmıs haklar kısıtlandığı gibi  Ermeni  Rum ve Yahudiler dısındaki gayrimuslim azınlıklar yok sayılmaktadır. 4) Gayrimuslim yurttaslar  yabancı” muamelesi gormekte  universiteler dısındaki devlet gorevlerine alınmamaktadır. 5) Antlasmanın butun yurttaslara  dilediği dili ticarette  acık ve kapalı toplantılarda  her turlu basın ve yayın araclarında kullanma” hakkını tanıyan 39. maddesi de uygulanmamaktadır. Oysa bu maddenin uygulanması durumunda  pek cok sorun ortadan kalkacaktır. 6) Resmi politikalar Turk kimliğine etnik ve dinsel bir anlam yuklemekte  coğunluğun etnik ve dinsel kimliğini paylasmayan yurttasları milletin dısında tutmaktadır. 
Rapor  gayrimuslimler dısında kalan dinsel azınlıkların  yani Alevilerin ve Sunni İslam’ın halk yorumlarını temsil eden tarikat ve cemaatlerin haklarıyla ilgili sorunlara ve coğunluğun inanc ozgurluğune getirilen sınırlamalara hic değinmiyor. Oysa  Sunni - Hanefi İslam’ın devletce benimsenen yorumunu temsil eden Diyanet İsleri Baskanlığı’nın her inanctan yurttasların vergileriyle finanse edilmesinden  yalnızca bu yorumun oğretildiği zorunlu din derslerine kadar uzanan resmi politikalarla  devletin belirli bir inancı kayırıp  diğerlerine karsı ayrımcılık uygulaması da toplumsal butunluğu tehdit etmekte. 
Toplumsal butunluğun guven altına alınmasının gereği  kuskusuz  devletin asli ve tali ayrımı yapmaksızın  herhangi biri lehine veya aleyhine ayrımcılık uygulamaksızın Turkiye Cumhuriyeti halkını olusturan butun etnik ve dinsel gruplara esit vatandaslık hakları tanıması ve hepsine esit muamele yapmasıdır. Bunun icin devletin vatandaslarına verdiği ust kimliğin bu raporda onerildiği (hatta eski basbakanlardan Tansu Ciller’in bile bir ara lafını ettiği) gibi   Turkluk” yerine  Turkiyelilik” olarak adlandırılmasının (ya da Turkiye Cumhuriyeti yerine  rahmetli Cumhurbaskanı Turgut Ozal’ın aklından gecen  Anadolu Cumhuriyeti” adının benimsenmesinin) gerekli olup olmadığı  ayrı ve tali bir konu. Tarihimizdeki  Osmanlılık” adı altında Turklestirme politikalarının uygulanabildiğini  hicbir ortak ust kimlik tanımlamasının asırı milliyetci ve ayrılıkcı kesimleri tatmin edemediğini gosteren tecrubelere bakacak olursak  adlandırmaların fazla bir onem tasımadığı sonucuna varabiliriz. Profesor sukru Hanioğlu’nun  Ust kimlikler olarak Turkluk ve Turkiyelilik” baslıklı yazısı (Zaman  6 Kasım) bu bakımdan son derece dikkate değer. Devlet acısından  Turkluk” belirli bir etnik - dinsel kimliği değil de (anayasada olduğu gibi) Turkiye Cumhuriyeti vatandaslığını ifade ettiği  yurttaslar kimliklerini diledikleri gibi nitelemekte ozgur oldukları surece adlandırmalar mesele olmamalı.
	
	 
Bu haber  kaynağından gelmektedir. 
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı ()  ve yazarına ait olup,
 bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com