Soykırım  komedisi bu yıl da sahnelenmek isteniyo -  
 
	
 
	
	
	 
	 
	
	İlk defa 1965 te Yunanistan ve Kıbrıs Rumlarının tesvikiyle gundeme getirilen Ermeni Soykırım Tasarılarının hepsinde  1915-1923 arasında yapıldıgı iddia edilen Ermeni Soykırımından soz edilmekte ve  24 Nisan 1915’ tarihi esas alınarak  24 Nisan’ın   Milli Anma Gunu’ olması istenmektedir. 1965’ten baslayarak  ozellikle her bes yılda bir  Ermenistan’ın ve Ermeni lobilerinin gerisimleri ile  birtakım karar tasarılarının olusturuldugunu biliyor ve aynı komedinin   24 Nisan 1915’in 90. Yıldonumu icinde bulunduğumuz 2005 yılında da tekrarlanacağını anlıyoruz.
Bilindiği uzere  Hitler Almanyasının Avrupa Yahudilerine karsı uyguladığı imha eylemleri uzerine  donemin İngiltere Basbakanı Churchill  dunyanın  henuz ismi konulmamıs bir cinayet turu ile karsı karsıya bulunduğunu soylemis  ABD Savas Bakanlığı Danısmanı Rafael Lemkin  1944 yılındaki kitabında  Irk’ anlamına gelen Yunanca  Genos’ ile  Latin kokenli ve  Oldurmek’ anlamına gelen  Cide’ ekinden olusan  Genocide-Soykırım’ kelimesini uretmistir. Lemkin’i takiben  BM Genel Kurulu tarafından 11 Aralık 1946 tarih ve 96 sayılı kararla soykırımın bir devletler hukuku sucu sayıldığını ve nihayet  BM’nin 9 Aralık 1948 gunu kabul ettiği  Soykırımın onlenmesi ve cezalandırılması hakkındaki sozlesme’nin 2. maddesinde Soykırım sucunun unsurlarının belirlendiğini biliyoruz.
Bu maddeye gore soykırım  ulusal  etnik  ırksal veya dinsel bir grubu  toptan veya bir bolumunu yok etmek kasdı ile grup uyelerinin oldurulmesi  fiziki veya akıl butunluğunun ağır sekilde zedelenmesi  fiziki varlığının tumu veya bir bolumu ile yok edilmesi sonucunu verecek hayat sartlar icinde tutulması  grup icinde doğumları onleyecek onlemler alınması  bir grup cocuklarının baska bir gruba zorla gecirilmesi eylemlerinden herhangi birine basvurulmasını ongormektedir.
Kısaca: Soykırımda planlı ve koordineli devlet politikası haline gelmis eylemler soz konusu olduğu gibi  Soykırım’ ancak belirli unsurların varlığını gerektiren bir suctur. Yoksa  birtakım kisilerin ve kurulusların yakıstırmalarına ve oy cokluğuna gore belirlenmez. 
Oysa   Soykırım’ olarak yutturulmak istenen 1915 tarihli Sevk ve İskan Kanunu ve uygulanması  savas icindeki Osmanlı Devletinin guvenliği icin cıkarıldığı gibi  herhangi bir etnik grubu değil sadece devlet guvenliğine tehdit olusturanları amaclamıs ve fakat yine de bunların sevklerinde guvenlikleri icin uygulanacak esaslar kararnameler ile duzenlemis ve bu mevzuata uymayan Osmanlı Devlet memurları yine Osmanlı Devleti tarafından idama varan cesitli cezalara carptırılmıstır.
Diğer taraftan  Birinci Dunya Savası yıllarında Doğu Anadolu’da yasanan ve hem Muslumanların hem de Ermenilerin olumleri ile sonuclanan olayların bir  Soykırım’ olmadığı gerceğinin  Mondros Mutarekesini takiben İstanbul’u isgal eden İtilaf Devletleri ve ozellikle İngiltere tarafından belirlendiğini ve neticede ne savas donemi İstanbul Hukumeti ne de Malta’daki Turk tutukluları hakkında  soykırım iddialarını kanıtlayacak hicbir delilin bulunmadığını biliyoruz.
Hal boyle iken  Sozde Ermeni Soykırımı suclamasını  1946 Milletlerarası Nurenberg Mahkemesi kararı ile kesinlik kazanmıs olan Almanların Yahudi Soykırımı ile esdeğerde gorerek  Turkiye’yi ve Turkleri  parlamento kararları ile mahkûm etmeye kalkısmak hem iğrenc bir iftira  hem de buyuk bir hukuk skandalıdır
	
	 
Bu haber  kaynağından gelmektedir. 
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı ()  ve yazarına ait olup,
 bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com