9 Kasim gunu cikan AB Turkiye Ilerleme Raporu 2005 Genisleme Strateji Kâgidi ve yeni KOB da cok yeni bir sey yok. 2004 yilinda Ilerle Raporu ile birlikte cikan iki belge AB zirvesi 17 Aralik karari ve 3 Ekim 2005 giris muzakerelerini baslatan Konsey kararinda sakincali olan veya olmayan ne varsa bu belgelerde de aynen mevcut. Ancak bu belgelerin dilinin genelde daha dikkatle kaleme alindigi soylenebilir. Bu husus ozellikle azinlik konusunda gecerli. 2004 Ilerleme Raporu nda Kurtlerin ve Alevilerin azinlik oldugu belirtiliyordu. AB nin uygulamasina gore bir konuda Ilerleme Raporu nda yapilan elestiri KOB da Kopenhag Siyasi Kistasi olarak yer aliyor. Oysa yeni KOB da Kurtlerin ve Alevilerin azinlik oldugundan soz edilmiyor. Eger edilseydi AB ile muzakereler kesilebilirdi. Ancak Ilerleme Raporu Azinlik Haklari... bolumunde Lozan Antlasmasi nda sadece gayrimuslim topluluklarin azinlik kabul edildigini; oysa bunlarin disinda da topluluklar yani azinliklar bulundugunu bildirerek Kurtlerin ve diger gruplarin azinlik olduguna dolayli atif yapiyor. Ayni sekilde Din Ozgurlugu bolumunde de Aleviler Sunni olmayan topluluk olarak tanimlaniyor. KOB un basindaki kararin ekindeki Ilkeler basligi altinda Turkiye Ilerleme Raporu ndaki tum sorunlari her hal ve kârda cozmek zorundadir deniyor (s. 4). Bu yeni KOB a dahil edilmemis olsa bile ilerleme raporlarinda elestiri ve eksik olarak yer alan tum hususlari yerine getirme bu arada Kurtlere ve Alevilere azinlik haklari tanima mecburiyeti bulundugu anlamina geliyor. Bu yaklasim 3 Ekim kararinda baglayici olmayan Avrupa Parlamentosu kararlarini dahi uygulamak zorunda oldugumuza dair ibareye benziyor. Boylece sart ya da kistas niteligi verilmemis hususlari yerine getirmekle yukumlu tutulmamiz uye olmak icin neleri yapmamiz gerektigi konusunda diger adaylara uygulanmayan bir belirsizlik yaratiyor. Ote yandan Guneydogu ya ilaveten Dogu Anadolu nun da Kurt cogunluga sahip sorunlu bir bolge olarak tanitilmasi olumsuz bir yenilik. Fazladan basinda cikan yorumlarin aksine PKK terorizmi de kinanmiyor. Belgelerde rahatsiz edici baska noktalar da var. Bunlarin basinda Musluman olmayan yani Rum ve Ermeni azinliklarla diger Hiristiyan gruplarin haklarina oransiz agirlik verilmesi bulunuyor. Bu baglamda Musluman veya baska dinlere mensup topluluklara tuzelkisilik verilmesi ciddi sorun yaratmaya aday gorunuyor. (Ilerleme Raporu s. 29) Kilisesiz bir din olan Islam in bircok tarikati ve cemaatine tuzelkisilik verilmesi imkânsiz denecek kadar zor olduguna gore bu bakimdan Hiristiyan topluluklara imtiyazli muamele yapmak da mumkun olmayabilir. Kaldi ki bu yaklasim cemaatci bir nitelik tasimasi acisindan da demokrasiye uygun sayilmayabilir. Turkiye nin kulturel cesitliligi (cokkulturluluk degil) ve azinliklara saygiyi Milli Azinliklarin Korunmasi Cerceve Sozlesmesi ne ve AB deki en iyi uygulamalara gore saglamasi isteniyor (KOB s. 6). Ismet Berkan in da yazdigi gibi AB icinde Yunanistan ve Fransa gibi bu sozlesmeyi imzalamayan ve diger bazilari gibi de onaylamayan ulkeler varken bizden en iyi uygulamaya uymamizin istenmesi en azindan bir celiski olusturuyor. Belgelerde Kibris ile ilgili taleplerin kesin bir dille yapilmis olmasi 2006 yilinda muzakerelerin kesilmesine yol acabilecek nitelikte. Hukumet acikca sorun cozumlenmeden limanlari ve havaalanlarini acmayacagini beyan etti. Agir bir siyasi bedel odemeden bundan geri donemez. Ancak itirazimiz uzerine Kurtler ve Aleviler icin azinlik kavraminin kullanilmamis olmasi AB nin bu kritik konuda dikkatli davranmak ihtiyaci hissettigini gosteriyor. Avusturya ve Fransa nin imtiyazli ortaklik Kibris Rumlarinin ise dolayli taninma cabalarina ragmen 3 Ekim de muzakereleri baslatanlar sanki muzakerelerin bizim tarafimizdan kesilmesini onlemek istiyor. Yani bizi AB otesine giden kuresel stratejik nedenlerle uye yapmak isteyenlerin bulunmasi ihtimalini goz onune almak gerekiyor.