Anneannem bir Ermeni ymis! -  
 
	
 
	
	
	 
	 
	
	1915 Ermeni Tehciri nin yillardir karanlikta kalan bir yuzu daha ortaya cikiyor. Zorunlu goc sirasinda hayatini kaybedenlerin yetim cocuklari Musluman aileler tarafindan evlatlik ya da  besleme’ olarak alinarak korunmus. Bu cocuklarin bir kismi  aileleri tarafindan  yolculuga dayanamazlar dusuncesiyle Musluman komsulara emanet olarak verilmis... Yillardir pek uzerinde durulmayan bu gercegi ilk nesiller saklarken  torunlari gundeme tasiyor. 
Osmanli Imparatorlugu doneminde Ermenilere yonelik 1915 te uygulanan zorunlu goc ya da bilinen adiyla tehcirin yillardir karanlikta kalan bir yuzu daha gun yuzune cikiyor: Ermeni evlatliklar. Tehcir sirasinda yetim kalan  zorla alikonan veya aileleri tarafindan Musluman komsulara teslim edilen on binlerce cocuk oldugu belirtiliyor. 
1915 Mayis ve Kasim aylarinda kac Ermeni nin tam olarak tehcire tâbi tutuldugu  kacinin bu goc sirasinda hayatini kaybettigi tarihciler arasinda halen tartisilan bir konu. Diaspora Ermenilerinin onde gelen tarihcileri  1 milyon 800 bin kisinin zorunlu goce tâbi tutuldugunu ve 1 bucuk milyonunun oldugunu iddia ediyor. 
Turk tarihciler ise Osmanli ve uluslararasi arsiv belgelerine dayanarak farkli rakamlar veriyor. Bu konuda Turk Tarih Kurumu nun yayimladigi son arastirmaya gore  442 bin Ermeni goc ettirildi. 50 bin kadari  goc esnasinda cetelerin saldirilari  kotu hava sartlari ve hastaliklardan oldu. Ancak  Ermeni tarihciler evlatlik edinilen veya din degistiren Ermenileri yok sayarken  Turk tarihciler bu rakamlari da kullaniyor. 
Iki yeni  anneanne’ romani 
Ermeni veya Turk tarihcilerin rakaminin esas alinmasi  yerinden yurdundan edilmis insanlarin yasadigi trajediyi goz ardi etmeyi mumkun kilmiyor. Tehcirin hakli sebeplere dayanmasi da ayni sekilde Ermenilerin aci yasamadiklari anlamina gelmiyor. Tehcirin geride biraktigi aci hatiralardan biri  hic suphesiz son zamanlarda uzerindeki vurgularin arttigi  tehcire tâbi tutulanlarin Musluman aileler tarafindan  evlatlik  ya da  besleme  olarak kabul edilen cocuklari. 
Ermeni evlatliklarin tehcirden 90 yil sonra gundeme gelmesinde  son donemde yayimlanan iki roman onemli bir rol oynadi. Biri Fethiye Cetin in  Anneannem   digeri de Irfan Palali nin  Tehcir Cocuklari: Nenem Bir Ermeniymis  ani romanlari. Her iki roman da yazarlarinin ilk eseri. Aslinda  yazarlik profesyonel meslekleri degil. Cetin  Istanbul da azinliklar hukuku konusunda uzman bir avukat. Palali ise Izmir de gorev yapan beyin cerrahi bir docent. 
Cetin  anneannesinin 2000 yilindaki cenazesi sirasinda hayatini yazmaya karar vermis. Palali da  hem yasananlara isik tutmak hem de insanlara  baris icinde yasayalim  mesaji vermek icin hatiralari yayimlamis. Her iki ani roman da  anneannelerin yasadigi sira disi hayat oykulerine ve trajedilere yer veriyor. Her iki romanin onemini artiran esas unsur  bu konuda yayimlanmis ilk eserler olmalari. Bugune kadar   evlatliklar  toplumdan dislanmamak icin cogunlukla saklanmis. Nitekim Palali  Cetin den farkli olarak yasanmis oykude yakinlari ve komsularinin adlarini degistirmeyi yeglemis. 
Her iki yazar da  anneannelerinin bir Ermeni oldugunu sonradan ogrenmis  ama anilarini bizzat agizlarindan dinlemisler. Turkiye de cok sayida evlatlik Ermeni oldugu bilindigi hâlde  bunlarin bizzat kendilerinin kaleme aldiklari yayimlanmis hatira veya biyografi bulunmuyor. Ilginc bir sekilde  Cetin ve Palali da bu sakli gercegi esere donusturen ilk torunlar. En azindan simdiye kadar. 
Cetin kitabinda  Seher olarak bildigi anneannesinin gercek adinin Heranus oldugunu belirtiyor. Kendisini evlatlik alan Huseyin Onbasi kimliginde  babasi   esi Esma Hanim da  annesi  olarak gozukuyor. Oysa Heranus un gercek annesinin ismi Inguhi  babasinin ismi de Hovannes Gadaryan imis. Baba Hovannes  tehcir sirasinda calismak icin amcasiyla Amerika da bulunuyormus. Heranus  tehcir sirasinda 10 yaslarinda oldugu icin bircok olayi hatirliyormus. Heranus un anlattigi olaylardan biri soyle: Havler Koprusu nu gectikten sonra babaannem iki torununu suya atti. Amcam da yengem de oldurulmuslerdi. Cocuklardan biri hemen sulara gomuldu  ama oburu basini cikardi. Babaannem cocugun basini suya itekledi. Sonra kendisi de cilgin gibi akan sulara kendisini birakti. 
Kimlik babasi Huseyin Onbasi 
Anneanne hayatta olmadigi veya olayin diger sahitlerine ulasamadigimiz icin bu anlattiklarini teyit etme imkânimiz yok. Olaylar vuku buldugunda 10 yasinda veya daha kucuk olmasi  butun bu detaylari aklinda tutmasi icin yeterli mi onu da bilmiyoruz. Ama her iki roman da anneannelerinin agzindan benzer bircok drama yer veriyor. 
Anneanne  Cermik Hamambasi na geldiklerinde jandarma komutani oldugunu sonradan ogrendikleri atli bir onbasinin kendisini  Cermik in Karasu Koyu nden Hidir Efendi nin de kardesi Horen i annesinin rizasi olmadan aldiklarini ifade eder. Heranus  kendisiyle birlikte evlatlik verilmek uzere alinan 8 kiz cocugunun daha oldugunu kaydeder. Huseyin Onbasi  Heranus u evine goturur. Heranus un adi  Seher olarak degistirilir. Huseyin Onbasi  kendisine  baba  diye hitap etmesini saglar. Ama  esi Esma Hanim ona hep  besleme  olarak muamele eder. 
Karamusa Koyu nden Hidir Efendi tarafindan alinan Horen in adi da Ahmet olarak degistirilir. Cobanlik yaptigi icin ona  Nahirci Ahmet  derler. Alisveris yapmak icin Cermik e geldigi bir gun  Seher le birlikte koyde bulunan diger sekiz kizdan birisi onu tanir. Ona ablasinin yeni evini ve ismini soyler. Ayni hizla haber Seher e de ulastirilir. Iki kardes  gizli gizli bulusmaya baslar. 
Anneanne Seher  ilerleyen yillarda farkli bir bulusmayi daha anlatir; Bir gun evin onunu supuruyordum. Bir kadin geldi bizim evin onunde durdu. Kafami kaldirdim  ona baktim. Oldugu yere coktu ve hungur hungur aglamaya basladi. Yoredeki Kurtlerin giydigi kofik ve rengârenk giysiyle aglayan bu kadin  Tehcir sirasinda kacirilan benim kucuk teyzem Siranus tu. Anneanne  Siranus icin Siverekli bir Kurtle evlenmis  yeri rahatmis. diyor. Teyze arastirarak Heranus u bulur. Hediyelerle gelir. Seher evlendikten sonra  teyze ile sik sik bir araya gelirler.
 Evlatlik  Seher  15 yasindayken  Esma hanimin kiz kardesinin 16 yasindaki oglu yetim Fikri ile evlendirilir. Bir sure sonra  kardesi Horen (Ahmed) gelir. Tehcir sirasinda Amerika da olan babalarinin Halep e gelerek kendilerini aradigini ve bir mektup yazdigini belirtir. Horen  kacak yollardan babasinin gonderdigi ulakla birlikte Halep e gecer. Babasiyla ABD ye gider. Tehcir sirasinda Halep e ulasan annesini de orada gorur. Horen (Ahmed)  anne ve babasiyla birlikte kardesi Seher e fotograf gonderir  mektuplar da atar. Seher de yasamakta oldugu Elazig Maden deki ailesiyle birlikte fotograf cektirir ve 1949 da onlara gonderir. 
 300 Ermeni kizdik  kiliseden dagitildik’ 
Anneanne olunce  Turkiye deki Ermeni Cemaati ne yonelik yayin yapan Agos gazetesine bir olum ilâni verir yazar Cetin. 11 Subat 2000 de Agos a verilen ilâni  Fransa da Ermenilere yonelik yayimlanan Harac gazetesi 24 Mayis 2000 de elestirel bir yorumla haber yapar. Haber  Baspiskopos Mesrob Asciyan in ilgisini ceker. Kendisi de anneanne Seher gibi Habab Koyu ndendir cunku. Gadaryanlar a ulasmayi basarir. Agos gazetesi uzerinden Cetin ile akrabalari bulusturur. Cetin daha sonra  ABD ye ziyarete gider ve anneannenin akrabalariyla tanisir. Anneannenin anlattiklarini ve hikâyenin eksik kisimlarini tamamlar.
Palali nin anneannesi Fatma Nene nin de hikâyesi farkli degil. Palali nin anneannesi 8 yasinda veya cok daha erken yasta evlatlik veriliyor. Anneanne  ne ismini ne koyunu ne de ailesinin isimlerini hatirliyor. Ya da Palali nin belirttigi gibi  hicbirini hatirlamak istemiyor. Aktarmiyor da. Koyden zorunlu yolculuk basladiginda  kafile yaklasik 80 kisidir. Yolda  baskina ugrarlar. Erkekler oldurulur. Babasinin da pala ile kafasinin kesildigine sahit olur! Annesi dâhil  15 kadin  muhtemelen  tecavuze ugrar. Bu olaylar olurken  4 atli zabit cetecilere baskin yapar. Kadin ve cocuklari kurtarir. 
Kafile  zabitlerin refakatinde yola devam etmis. Ancak kis mevsimi oldugu icin ayni arabada 10 kadar kiz cocugu  yorganlarin altinda yatiyormus. Annesi ve 3 cocuk  ertesi gun gece donarak hayata veda etmisler. Cocuklari goturen araclara  guzergâh boyunca cocuk dolu uc arac daha katilmis. Aralarinda kundakta cocuklar da varmis. Kafilenin komutani zabit  kundaktakileri yolculuga dayanamazlar diyerek koylulere teslim etmis. Diger cocuklar  Urfa da bugun Selahattin Eyyubi Camii olan eski kiliseye goturulmusler. 
Palali nin anneannesi o sirada kilisede 300 kadar cocuk oldugunu iddia ediyor. Buradan  Urfali Turk  Kurt ve Arap ailelere  besleme  ya da  evlatlik  olarak dagitilmislar. Urfa nin taninmis ailelerinden Haci Orhan da  yaklasik 8 yaslarinda olan anneanneyi  besleme  aliyor. 12 yasina gelince  evin en kucuk oglu Dervis le evlendiriyor. Dervis  o sirada 40 yasinda dul kalmis bir adam. Dervis ten Halil ve Emine adinda iki cocugu oluyor. Anneanne 19 yasina gelince Dervis oluyor. Bu sirada gorumce ile yapilan bir kavga ve ailenin ekonomik durumunun bozuk olmasi sebebiyle   besleme  anneanne kendisini cocuklari olmadan sokakta buluyor. Basarisiz bir evlilik sonrasinda eve geri dondugunde  oglu Halil i buyumus buluyor  kizininsa oldugu soyleniyor. Cok sonralari aslinda Emine nin de  evlatlik  verildigini ogreniyor ve bulmayi basariyor da. 
Fatma Nene ye Haci Orhan in evinde ucuncu bir evlilik daha yaptirilir. Ailenin en buyuk oglu Bekir  Sam da 20 yil hapis yattiktan sonra saliverilmis. Kardesinin dul karisi  kendisine layik gorulmus. Anneanne  Bekir den de 3 cocuk sahibi olmus. Ama cok gecmeden  Bekir Dede  de olmus.
Fatma Nine  yeniden dul kaldiginda 30 yaslarindadir. Cocuklarini gecindirmek icin Urfa Sehit Faik Ilkogretim Okulu nda hademe olarak calismaya baslar. Urfa da calisan ilk kadin olur ve bu sebeple  Hademe Fatma  adiyla bilinir. Bu durumun avantajlari da olur tabii. Cocuklari kiz erkek okula kaydolur ve bir oglu  bir kizi ogretmen cikar. 
Gerek Cetin in gerekse Palali nin anlatilari yasanmis dramlara yer veriyor.  Besleme  olduklari icin dislanan  hor gorulen  bazen hizmetci olarak istifade edilen cocuklar. Cetin ve Palali nin kitaplari  baska torunlara da asillarini  nene tarafindan akrabalarini arama cesareti veriyor. Turkiye deki Ermenilere yonelik yayin yapan Hye-tert isimli internet sitesinin ziyaretci defterinde anneannelerinin yakinlarini arayan genclere ait bircok elekronik posta yer aliyor. 
Fethiye Cetin ve Irfan Palali da  kitaplarini yazdiktan sonra cok sayida telefon aldiklarini belirtiyor. Ozellikle  benzer sekillerde Ermeni akrabalara sahip olanlar arayip tebrik ediyorlarmis. Agos Gazetesi Genel Yayin Yonetmeni Hrant Dink  yakinlarini veya asillarini arayan insanlarin kendilerine de cok sik basvurduklarini anlatiyor. Gunde  bes-alti e-mail aldigim oluyor. Gecmislerini ariyor insanlar. Ilân verenler de oluyor. Cogunlukla yeni kusaktan gencler  bunlar. diyen Dink  daha cok torunlarin gecmisini aramasini ise  Zamanin ruhu. Simdi herkes  kendi kimlik tunelinde dolasiyor. seklinde cevapliyor. 
Ic evlilikler tercih edilmis 
Aslinda  bolgesel bazda  evlatlik  ya da  beslemeler  birbirlerini buyuk oranda taniyor. Cetin  bu insanlarin birbirlerine  o da teyze kizi  gibi sifreler verdiklerini  ziyaretler gerceklestirdiklerini anlatiyor. 
Palali da  ic evliliklere oncelik verildigini arkadasi Malatyali bir doktor ciftin babaannesi uzerinden anlatiyor. Bayan doktor arkadasi Umit in dedesinin  sadece evlenmek icin Istanbul dan kalkip Malatya ya geldigini bu ozverinin duz mantikla izah edilemeyecegini kaydediyor: Ama asil gercegi  babaannesinin evlendiginde tek ceyizinin bir kilise orgu oldugunu ogrendiginde buluyor. Dedeleri de  babaanneleri de birer Ermeni donmesiymis.
Palali ve Cetin in anneannelerinin evlatlik verilis oykuleri arasinda farkliliklar var. Cetin in anneannesi tehcir sirasinda annesinin itirazlarina ragmen zorla alikonuyor. Teyze Siranus orneginde oldugu gibi  kacirilanlar da soz konusu.
Bunlarin disinda bir de Ermeni ailelerin yakin komsulara biraktiklari emanet cocuklar var. Bazi aileler geri donecekleri dusuncesiyle cocuklarini  emanet  birakiyor. Bazi aileler de  cocuklarinin tehcir yolculuguna dayanamayacagi dusuncesiyle hayatta kalmalari icin komsulara gonullu teslim ediyor. Bir kismi da bu cocuklari aileleriyle birlikte sakliyor. Hrant Dink  bu tur  toplu kurtarmalarin  ozellikle Alevi Kurtler arasinda cok oldugunu soyluyor.
Palali nin anneannesi ise kendisi gibi yetim kalmis cocuklara sahip cikan ailelere dagitiliyor. Basbakanlik Osmanli Arsivleri nde yer alan  gizli  telgraflar da  Ermeni yetimlerin hâli vakti yerinde olan ailelere evlatlik verildigini  hatta bunun bir devlet politikasi gibi uygulandigini dogruluyor.
Bab-i Ali Dahiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Mudiriyesi tarafindan Halep Valisi Bekir Sami Bey e gonderilen 9 Agustos 1915 tarihli sifreli telgrafta  Erkekleri olmayan Ermeni ailelerinin buyuk sehirlere gonderilmemesi  kimsesiz Ermeni cocuklarin Islam karyelerine dagitilabilecegi belirtiliyor. 
Bab-i Ali Dahiliye Nezareti Asayir ve Muhacirin Muduriyet-i Umumiyesi tarafindan 30 Nisan 1916 tarihinde  Adana  Erzurum  Edirne  Halep  Hudavendigar  Sivas  Diyarbakir  Ma muretu l-aziz  Konya  Kastamonu  Trabzon  Izmit  Canik  Eskisehir  Karahisar-i Sahib  Mar as  Urfa  Kayseri ve Nigde mutasarrifliklarina gonderilen sifreli telgrafta da dikkat ceken dort talimat bulunuyor:
1- Genc ve dul Ermeni kiz ve kadinlarin evlendirilmesi; 
2- On iki yasina kadar olan cocuklarin bizim Daru l Eytam (Yetimhane) ve oksuz yurtlarina tevzi i; 
3- Daru l Eytamlarin mevcudu kifayet etmedigi takdirde sahib-i hal Muslumanlar nezdine verilerek adab-i mahalliye ile terbiye ve temsillerine; 
4- Bunlari kabul ve terbiye edecek sahib-i hal Muslumanlar bulunmadigi takdirde muhacirin tahsisatindan ayda 30 kurus i ase masrafi verilmek sartiyla koylulere tevzi ine ve erkama mustenid olarak pey-der-pey ma lumat i tasi.
Kimsesiz Ermeni cocuklarin  evlatlik  verilmesi uygulamasi aslinda Osmanli da ilk degil. Prof. Dr. Ferhunde Ozbay Savas Cocuklari - Oksuzler ve Yetimler isimli calismasinda  1864 Kirim Savasi sonrasinda bir bucuk milyon Kafkasyali Cerkez in Anadolu ya goc ettigini ve o donemde de devlet destegiyle ozellikle kimsesiz kiz cocuklarin varlikli ailelere evlatlik verildigini kaydediyor. 
Ermeni evlatliklarin sayisina gelince. Butun resmî yazismalar ve kayitlara ragmen tehcirde kac cocugun evlatlik alindigina dair saglikli rakamlar bulunmuyor. Arsivlerden bu konudaki kayitlarin henuz tam olarak gun isigina cikarilmadigi da soylenebilir.  Anneannem  kitabinin yazari Fethiye Cetin  her iki tarafin da cikacak rakamlardan korktugu icin boyle bir arastirmaya girismedigi dusuncesinde. Cunku cikacak rakam  bir taraftan Turklerin cok sayida Ermeni yi koruduklarini ve olenlerin sayisinin iddia edildigi gibi yuksek olmadigini gosterecek  bir taraftan da tehcir ile yasanan insanlik trajedisinin buyuklugunu ortaya cikaracak. 
Evlatliklarin sayisi 300 bin mi  63 bin mi? 
Gazeteci Bekir Coskun da 27 Eylul 2005 tarihli Hurriyet gazetesinde  Ermeni Meselem  baslikli yazisinda uvey anneannesinin bir Ermeni oldugunu  dedesinin onu tehcir sirasinda Ermeni kafileler icinden alarak evlendigini yazdi. Coskun yazisiyla ilgili yine Hurriyet ten Sefa Kaplan in sorularina cevap verdi. 30 Eylul 2005 tarihli roportajda Coskun  Anadolu da anneanneniz gibi 300 bin kadin bulundugu soyleniyor. Bunlarin aciklanmasi sorunun cozumune katkida bulunur mu? sorusuna su cevabi veriyor: 300 bin rakamini ben de duydum. O zaman her bir kadin uc-bes cocuk dogurmussa  onlarin da cocuklari  yani kadinlarin torunlari  hatta torunlarinin torunlari da varsa… Bu birkac milyon eder ki  birkac milyonun Ermenilerle kan bagi var sayilir. Bunlarin aciklanmasi hos olur  uygarlik belirtisidir  o kadar…
Ancak  300 bin rakami cok abartili gozukuyor. O donemde Ermenilerin toplam nufusunun bir bucuk milyon olmadigi ve hepsinin tehcir kapsamina alinmadigi biliniyor. Bu durumda  300 bin rakami 12 yasindan kucuk tum Ermeni cocuklarinin rakamindan daha yuksek gorunuyor. 
Kaldi ki  Anadolu Ermenilerine yardim amacli Amerika da kurulan Near East Relief orgutu  1915-1930 arasinda Tiflis  Erivan  Istanbul  Beyrut  Sam ve Kudus te 132 bin Ermeni yetimi kurtardigini iddia ediyor. Orgutun 1922 raporunda da sadece Anadolu daki yetimhanelerde baktiklarinin sayisi 30 bin 858 olarak aciklaniyor. Patrikhane ve Ermenilerin sahip cikip baktiklariyla birlikte bu sayi daha da artiyor. Dolayisiyla  evlatlik edinilen ya da besleme olarak alinan Ermeni yetimlerin sayisinin cok daha dusuk olmasi soz konusu.
Bu konuda saglikli sayilabilecek belge  1921 de Ermeni Patrikhanesi tarafindan hazirlanan ve Ingilizce kopyasi 26 Nisan 1921 de ABD Disisleri Bakanligi na gonderilen rapordu. Turk Tarih Kurumu nun yayimladigi Ermeniler: Surgun ve Goc isimli kitapta yer alan bu raporda  tehcir sonrasi  evlatlik  verilen Ermenilerin sayisina yonelik toplu rakamlar bulunuyor. Patrikhane ye gore  1921 itibariyle Muslumanlarin evlerinde yaklasik 63 bin  halen kurtarilamayan  Ermeni yetim var ve bunlarin illere gore dagilimi soyle: 
Istanbul ve civarinda 6.000
Izmit  Bursa  Balikesir 2.000
Inebolu 1.500
Eskisehir ve Konya 3.000
Kastamonu 500
Trabzon 2.500
Sivas 3.500
Kayseri 3.500
Erzurum 3.000
Diyarbakir ve Mardin 25.000
Harput 3.000
Bitlis ve Van 5.000
Patrikhane nin rakamlari abartidan ne kadar uzak  ne kadar ilmî bilmiyoruz. Ancak  bu alanda acik olarak toplu rakam veren su ana kadar ulasabildigimiz tek kaynak oldugunu belirtmekte fayda var. Bu rakamlar Urfa  Malatya ve Osmaniye gibi bugunku illere gore degil  o zamanki mutasarrifliklara gore verilmis.
Prof. Dr. Ferhunde Ozbay calismasinda  1914 te kimsesiz cocuklari korumak icin Anadolu nun her yerinde dar ul eytamlar (yetimhaneler) acildigini belirtiyor. Kisa zamanda bu sayi 62 yi buluyor. Mali sorunlar artinca da  Anadolu daki dar ul eytamlar kapatilip kimsesiz cocuklar Istanbul a toplaniyor. Ozbay  yayimlanmamis bir Kurtulus Savasi hatiratinda yer alan su ifadelere yer veriyor: …[T]alebelerden bazilari Ermeni yetimleri olduklarindan  Haydarpasa Gari nda Ermeniler tarafindan alinip goturuldu. Yetimhanede 8 binden fazla yetim kayitli bulundugu hâlde  hakiki mevcut 2500 e dusmustur. Prof. Dr. Ozbay  bu anlatilari o yillarda sayilari hayli fazla olan kimsesiz Ermeni kizlarin Turk ailelere  evlatlik  olarak verildiginin delili sayiyor. Patrikhane nin 1921 de verdigi rakamlar ile bu rakam bir yonuyle yakinlik arz ediyor. 
Kurtulus Savasi sirasinda Dogu Cephesi komutani olan Kâzim Karabekir Pasa nin  Cocuk Davamiz  kitabi da bu konuda ilginc detaylar ihtiva ediyor. Karabekir  savas sirasinda yetim kalan 4 bin kadar erkek cocugu Erzurum ve cevresinde  sokaklardan ya da bakamayacak durumda olan akrabalarinin yanindan toplatiyor. Bunlarin yarisiyla   Gurbuzler Ordusu  kuruluyor. Askerî egitim veriliyor. O kadar ki  kayak dersi dahi aldiriliyor. Bir kismina Sanayi Gurbuzler Mektebi nde zanaat ogretiliyor. Turkluk bilinci veriliyor.  Turk Yilmaz  o donemde Karabekir Pasa tarafindan kaleme aliniyor.  Teyyareci  gibi tiyatrolar oynaniyor  muzik dersleri veriliyor. 
Karabekir Pasa nin koruma altina aldigi kimsesiz erkek cocuklar arasinda  Ermeni yetimler de bulunuyor. Ozellikle Gurbuzler Ordusu nda kabiliyetli olanlar Bursa da yeni acilan Isiklar Askerî Lisesi ne gonderiliyor. Digerleri de gecimlerini saglayacak meslek erbaplari olarak hayata atiliyor. Prof. Dr. Salim Cohce  Karabekir Pasa nin o donemde Ermeni olan cocuklari bilincli bir sekilde Anadolu ya goc etmek zorunda kalan Turk ailelerin yetimleri olarak gosterdigini kaydediyor. Buna  Bulgaristan Summu gocmeni olarak nufusa kayitli bulunan ve bugun hayatta olmayan taninmis bir tarih profesorunu ornek gosteriyor. Cohce  Karabekir Pasa nin askerî okullara yerlestirdigi ve subay olan cocuklarin cogunlugunun oz Turk yetimleri oldugu kanaatinde.
Ermeni yetimler meselesini bu kadar karmasik hâle getiren bir diger husus da  1919 da Itilaf kuvvetlerinin Istanbul a yerlesmeleri sonrasi Ermenilerin  evlatliklar i geri alma girisimlerinden kaynaklaniyor. Ingiliz Yuksek Komiserligi nin de destegi ile ilk olarak Istanbul da Amerikali  Turk ve Ingiliz kadinlardan olusan bir komisyon kuruluyor. Ermeni kiz ve kadinlar  Turk evlerinden tek tek aliniyor. Ferhunde Ozbay  o donemde yapilmis bir calismanin sadece Arnavutkoy deki Kiz Ermeni Yetimhanesinin  Turk evlerinden kurtarilan 14-18 yas arasinda 90 genc kizi  barindirdigini belirtiyor.
Itilaf kuvvetlerinin destegini arkasina alan Ermeniler  Kuleli Askerî Lisesi nin de Ermeni Yetimhanesi olarak kullanilmak uzere kendilerine verilmesini Ingiliz Yuksek Komiserligi nden talep ediyor. Genelkurmay ATASE Baskanligi nda gorevli Dr. Binbasi Zekeriya Turkmen  KOK Sosyal ve Stratejik Arastirmalar Dergisi nin 2000 yili guz sayisinda yayimlanan makalesinde  talebin kabul gordugunu belirtiyor. Buraya yerlestirilen yetim Ermeni cocuklara papazlar gozetiminde dersler veriliyor. Ermenilerin en buyuk yetimhanesi hâline gelen Kuleli’de binden fazla yetim cocuk barindiriliyor. Kuleli Askerî Lisesi  iki yili askin sure Ermeni Yetimhanesi olarak kullaniliyor. 
Bu kampanya sadece Istanbul ile sinirli kalmiyor. Mesela  Bab-i Ali Dahiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Mudireyyeti tarafindan Kayseri Mutasarrifligi na 5 Subat 1919 da gecilen sifreli ozel ve acil telgrafta  Musluman aileler nezdinde bulunan Ermeni kiz ve erkek cocuklarinin Ermenilerden olusturulmus olan komisyona teslim edilmesi isteniyor. Anadolu genelinde  bu sekilde kac cocugun geri alindigi da tam olarak bilinmiyor. 
Amerikali bir yardimsever olan Mary Caroline Holmes 1919-1921 yillari arasinda Urfa da yasadiklarini  Urfa da Ermeni Yetimhanesi  adiyla bu yil Turkce de yayimladi. Bayan Holmes  Ingiliz ve Fransizlarin destegiyle kisa surede bolgeden 1200 Ermeni yetimi topladiklarini kaydediyor. Holmes  bir kismi evlerden toplanan cocuklar arasinda kizlar da oldugunu  hatta bunlar arasinda Turklerle evli ve hamile olanlar bile bulundugunu belirtiyor. Bayan Holmes in verdigi ilgi cekici bilgilerden birisi de  cogunlukla iyi bakilan evli Ermeni yetim kizlardan bazilarinin  Turk eslerine donmek istedikleri  hatta bunun icin israrli davranip yetimhaneden kacmayi goze alanlar bile oldugu seklinde. Yetimhane  Urfa nin kurtulusu sonrasi talebeleriyle birlikte Lubnan a tasiniyor. 
Ermeniler de Musluman yetimleri kacirmis
Dr. Ibrahim Ethem Atnur  piyasaya bu ay cikan Turkiye de Ermeni Kadinlari ve Cocuklari Meselesi kitabinda  1919-1922 arasinda 22 bin 883 cocugun Anadolu dan geri toplandigini kaydediyor. Atnur un calismasi  bugune kadar bu alanda yayimlanan en kapsamli kitap. 
Ancak  geri toplamalar sirasinda baska dramlar yasaniyor. Komisyonlarin Turk uyelerinin itirazlari goz ardi edilerek  bazi Musluman yetimler veya evlatliklar da Ermeni olduklari gerekcesiyle evlerinden goturuluyor. Bab-i Ali Dahiliye Nezareti Asayir ve Muhacirin Mudiriyyeti Umumiyesi tarafindan 20 Subat 1919 da butun vilayet ve mutasarrifliklara gecilen sifreli ve ozel telgrafta bu amacla su uyarida bulunuluyor: Akrabalarina veya cemaatlerine teslim edilmekte olan gayr-i Muslim cocuklardan baska Musluman yetim cocuklarin da gayr-i Muslim zannedilerek Hiristiyanlarin eline gecmesine meydan verilmemeli.
Binbasi Turkmen de arastirmasinda  Istanbul Polis Mudiriyyet-i Umumiyesi nin 28 Nisan 1919 da Dahiliye Nezareti ne  muhim ve acil  kaydiyla gonderdigi bir yaziya isaret ediyor. Turk cocuklarinin kacirilmasi politikasinin Ermeni Patrikhanesi tarafindan da desteklendigi ve Ermeni nufusunu artirmayi hedefledigi kaydediliyor. Bu amacla  Rumeli den goc eden Turklerin cocuk ve yetimlerine goz dikildigi kaydediliyor. Bu sekilde  alikonan kiz ve erkek cocuklarindan ornekler veriliyor. 
Raporda  Turk cocugu oldugu hâlde Gullu ve Cemile adindaki iki kiz cocuguyla  Cengelkoy de ikamet eden Yuzbasi Abidin Bey in evinden Nimet adindaki bir Turk kizinin zorla alikonarak Ermeni Patrikhanesi nde uc gun tutuldugu  Musluman olduklari anlasildiktan sonra ailelerine teslim edildikleri  fakat bir sure sonra yeniden kacirildiklari kaydediliyor. Yine Uskudarli Papaz Samayan Efendi tarafindan alikonan Cevri isimli kizin Turk ve Musluman oldugu ispatlandigi hâlde teslim edilmedigi vurgulaniyor. Turk kizlarin zorla Hiristiyanlastirildigi kaydediliyor. 
Amac  Ermeni nufusunu yuksek gostermek 
Polis Mudurlugu  Ermeni Patrikhanesi tarafindan gorevlendirilen Cakiryan Efendi nin Kadinlari Calistirma Cemiyeti Hayriyesi nde yetim cocuklarin kayitlarini aldigini  uc ay gecmesine ve yapilan butun tesebbuslere ragmen zamaninda iade etmedigini belirtiyor. Cakiryan Efendi nin defter kayitlari uzerinde tahrifatta bulundugu ve Turk cocuklarini  Ermeni cocuklari gibi gostermeye calistigi da ifade ediliyor. Cakiryan Efendi nin bazi cocuklari zorla alikoydugu ve Hiristiyanlastirmaya calistigi da yine Polis Muduru nun kayitlari arasinda yer aliyor. 
Hariciye Nezareti-i Celilesi ne 1919 da Makri Koyu ndeki hanelerden alinan kizlarin sayisi ve kimler tarafindan alindigina dair gonderilen telgrafta  37 ayri vakaya deginiliyor. Bunlar arasinda  Musluman olup da alinan  iade edilen veya edilmeyenlere de yer veriliyor. Edirnekapi Acicesme de Malatyali Osman in kizi olan Melek in Makri Koyu nden Kadinlar Calisdirma Cem iyyeti nden alinmis oldugu  ancak Musluman oldugunun tespit edilmesi uzerine iade edildigi anlatiliyor. Yine  Ayse  Emine ve Fatima isimli kizlarin Fransiz askerleri tarafindan Ermeni oldugu icin alindigi  ama Musluman olduklarinin anlasilmasi uzerine iade edildikleri kaydediliyor. Ancak  Naine  Emine isimli baska kizlarin da evlerinden alindigi  Musluman olduklari ispatlandigi hâlde iade edilmedikleri  Ermeni Patrikhanesi tarafindan halen alikonduklari belirtiliyor. 
Sadrazam Ahmet Vefik Pasa nin calinan Musluman cocuklar konusunda Seyhulislam dan 1922 basinda arastirma yapmasini istemesi  kacirma eylemlerinin o tarihe kadar surdugunu gosteriyor. Seyhulislam Mehmet Nuri Efendi  2 Ocak 1922 de gonderdigi cevabi bir yazida  Bazi kotu niyetliler tarafindan bircok Musluman kizlarinin ailelerinden alinarak Patrikhane ye  Rum ve Ermeni yetimhanelerine nakledildigi bir kisminin da Hiristiyan aileler nezdinde hizmetci olarak kullanildigi bilgilerine ulasildigini belirtiyor ve tespit edilen dort vakanin bilgilerini ek olarak sunuyor. 
Prof. Dr. Ozbay da calismasinda  1962 de Aksam Gazetesi nde Ermeni bir kari-kocanin dayilarini aramak uzere Istanbul a geldikleri haberinin yer aldigini kaydediyor. Yugoslav gocmeni Musluman bir aileden gelen annelerinin Fransiz Konsoloslugu tarafindan Ermeni yetimlerle birlikte yurtdisina kacirildigini  Marsilya daki yetimhaneye yerlestirildigini  onun da bu gercegi cok uzun sure sakladiktan sonra kendilerine anlattigini belirten cocuklar  Istanbul a Turk ve Musluman dayilarini bulmaya geliyorlar. Bunda da basarili oluyorlar. 
Dr. Atnur kitabinda  Fevzi Pasa’ya atfen bin kadar Musluman cocugun kacirildigini belirtiyor.
 Evlatlik’ travmalari
Ermeni evlatliklar konusu bugune kadar pek arastirilmadigi icin  bu insanlar uzerinde ne tur travmalara sebep oldugu da bilinmiyor. Bu cocuklar cogunlukla 12 yasindan kucuk de olsalar  tehcir sirasinda yasanan dramlari hatirliyor; hatta Hiristiyan olduklarini biliyorlar. Peki  bu durumda Musluman ailelerin yaninda kalmalari ve Turk ismi almalari  onlarin butun bu travmalari asip Islam i icsellestirmeleri icin yeterli mi? Yazar Cetin  annesini de dayisi gibi genc sayilabilecek bir yasta kaybettiklerini  iki evladinin acisina katlanmanin anneannesine cok zor geldigini anlatiyor: Gunlerce seccadenin uzerinden kalkmadi  namaz kildi  seccade uzerinde agladi. Cetin  Belki de bir tek Tanri ya siginabilecekleri icin boyle davraniyorlar. Oradan yasama gucu aliyorlar. gorusunu savunuyor.
Yazar Palali ise  anneannesinin Fatiha dan baska sure ve dua bilmedigini  Fatiha yi da eksik okudugunu anlatiyor. Ilk kocasi Dervis  ona Fatiha yi ezberletirken sinirden kolunu kirmis. Palali  anneannesinden yine Urfa da kilisede iken Ebula isimli bir Arap kadin tarafindan zorla sabah namazina kaldirildiklarini ifade ediyor. Palali  bu durumu soyle degerlendiriyor: Tek Tanrili dinler arasi degisim oldugu icin  kabullenmeleri belki daha kolay oluyor. Ama  onlara yapilan baskinin tek sebebi Musluman yapmak degil  Musluman ailelerin evlatlik ya da besleme olarak ancak Musluman kizlari alacaklari gercegi ayni zamanda. 
Buna ragmen  olmeden once anneannesini hacca goturdugunu kaydediyor  Palali. Kitabinda  hac vazifesini ifa eden baska  donme  erkek akrabalarindan da bahsediyor. Ancak  cok sayida aksi orneklere de yer veriyor. Bunlardan biri Hamdi Usta. Tehcirde ailesi tarafindan gonullu olarak  yolculukta zarar gormemesi icin komsulara teslim edilmis. Daha sonra onun kimlik babasi olan Cerci Selim  bir kez Ramazan Bayrami nda onu namaza goturmus. Bu Hamdi Usta nin hayatinda kildigi tek namazmis. 
Komsulari Saadet Teyze ve Munip Amca icin de benzer ifadeler kullaniyor yazar Palali. Saadet Teyze  Urfa ya 15-16 yaslarinda gelmis. Pek cok adam irzina gecmis. Sonra Antep te kerhaneye dusmus. Munip Amca onu orada gormus ve kendinden buyuk oldugu hâlde onu kurtarmis. Munip Amca da  bir Ermeni donmesiymis. diyen Palali  kendi annesinin Munip-Saadet cifti icin su yorumuna yer veriyor: Onlar haza gavur. Bilmiyorum donmeler iste. Hic Musluman olmadilar. Ben Saadet Teyze nin namaz kildigini hic gormedim…
Cetin de  Anneannem  kitabinda  kendisi gibi Maden de yetismis aile dostlari kitapci Hasan ile Kadikoy deki isyerinde aralarinda gecen bir sohbeti soyle anlatiyor: Ben cocukken nenemle birlikte sizin eve gelmistik. Anneannen corek yapmisti. Sizde bir sure oturup  anneannenin coreginden yedikten sonra  ayni gun Saso Ibrahim in karisi Seher Teyze yi ve Tadimli Teyze yi ziyaret ettik. O gun dikkatimi ceken  gittigimiz butun evlerde ayni corekten ikram edilmesiydi. Diger evlerdeki corekler de  sizde yedigimiz gibi mahlepli  ustu yumurtali ve corek otluydu. Yillar sonra ziyaret ettigimiz bu evlerdeki ortak bir ozellik dikkatimi cekti. Saso Ibrahim in karisi Seher Teyze Ermeni ydi. Tadimli Teyze ise anneannen gibi sonradan Muslumanlastirilmisti.
Cetin  Biraz dusununce aklima Ermeni komsularimiz geldi. Aznif Hanim  Yildiz Hanim Paskalya Yortusu nda ayni corekten yapip ikram ederlerdi. diyor. Cetin e gore  evlatlik verilen bu kadinlar torunlarindan  cocuklarindan saklasalar da kendi aralarinda sessizce bir gelenegi yasatiyorlar. Kutsal gunleri unutmuyor  kutluyorlardi. 
100 bin muhtedi Ermeni var 
Bu bilgiler ister istemez  evlatliklar veya muhtediler arasinda  gizli Hiristiyan Ermeniler  var midir? sorusunu akla getiriyor. Prof. Dr. Cohce  bu gruplar arasinda  Kripto Hiristiyanlar  yani  Gizli Ermeniler  oldugunu iddia ediyor. Cohce  bu insanlarin Musluman gozukup gercekte Gregoryan Hiristiyan geleneklerini surdurduklerini kaydediyor. Malatya da yaptiklari saha arastirmasinda 3 bin 500 den fazla bu sekilde gizli Ermeni oldugunu tespit ettiklerini dile getiriyor. 
Prof. Dr. Cohce  bir baska ilginc veriye de Tunceli de ulasildigini belirtiyor. 2.000 (iki bin) kisinin kendileri gocmedikleri hâlde nufus kutuklerinin Aydin a alindigini; iki yil sonra bu kutuklerin din hanesinin  Hiristiyan  iken  Musluman  hâline donusturuldugunu ve tekrar Tunceli ye alindigini vurguluyor.
Turkiye de tehcir ve sonrasinda kac Ermeni muhtedi oldugu yonunde de ciddi bir calisma bulunmuyor aslinda. Tek tuk belgelere ulasmak mumkun. 31 Kasim 1918 tarihinde Diyarbakir Nufusu ile ilgili Dahiliye Nezareti ne gecilen telgrafta su bilgiler yer aliyor: Halen vilayet dâhilinde bes-on karyede bir ya da iki aile teskil edebilecek daginik Ermeni bulunabilir. Merkez ve mulhakat kasabalarda ise  bu koylerle beraber toplam 3 bin 44 muhtedi ve 3 bin 818 gayri muhtedi Ermeni mevcuttur. Prof. Dr. Cohce  tehcir sonrasi muhtedi rakaminin 100 bin civarinda oldugunu belirtiyor. 
Amerikan Ulusal Arsivi nde (US Archives NARA) yer alan 10 Ocak 1923 tarihli bir belgede de  Ermenilerin dunyadaki sayisi 817 bin olarak verilmekte ve bu sayiya Milletler Cemiyeti verilerine gore  Islam dinine gecmeye zorlanan 95 bin Ermeni nin yer almadigi ifade edilmekte. Bu durumda  100 bin muhtedi rakaminin gercege yakin oldugu kabul edilebilir. Tabii  bunlar arasinda gercekte Islam i benimseyen ve hayatlarina tatbik edenler bulunuyor. Kendisini Musluman olarak sunanlar arasinda ne kadar  Gizli Ermeni  oldugunu tespit etmek de tabii ki mumkun degil. 
40 bin Gizli Ermeni var! 
1988 de Garbis Papazyan odulunu alan Dr. Tessa Hofmann 2002 yilinda yayimladigi  Armenians in Turkey Today  baslikli calismasinda  Turkiye’de hâlen Turk veya Kurt gibi yasayan 30-40 bin Gizli Ermeni nin bulundugu iddia ediyor. Almanya ya siyasi iltica icin basvuran Ermeni asilli Turklerin mahkemelerinde  bilirkisi  olarak yer alan Dr. Hofmann  Trabzon ve Erzurum arasindaki bolgede yasayan ve 16. Yuzyil da ihtida etmeye baslayan 20 bin  Hemsinli  Ermeni oldugunu da ileri suruyor. Hofmann  Turkiye de toplu ihtidalarin 1980 ortalarina kadar devam ettigini de belirterek  Siirt in Acar Koyu nu ornek veriyor. 600 haneli Acar  1983 yazinda topluca Musluman olarak  koylerindeki Kilise yi de camiye cevirmis. Dr. Hoffmann  Kudus Ermeni Patrikligi nin 1988 de yayimladigi   Turkiye de zorla Muslumanlastirilmis bir milyon Ermeni Hiristiyan var  raporunu da hatirlatiyor. 
1916-2004 yillari arasinda Turkiye de din degistirerek Hiristiyanliga gecenler arasindaki Ermeni asillilarin coklugu da  Turkiye de  Gizli Ermeniler  oldugunu dogrular nitelikte. Turkiye de soz konusu 88 yilda 2 bin 630 kisi din degistirirken  bunlarin 2 bin 172’si eski dinlerine donenlerden olusuyor. 1340 kisiyle asillarina donenlerin yuzde 60 tan fazlasini da Ermeniler olusturmakta. Din degistirenler buyuk oranda  Istanbul  Diyarbakir  Adiyaman  Batman  Sivas  Tunceli  Malatya  Elazig  Kayseri  Mersin ve Mardin gibi degisik illere kayitlilar. 
Gizli Ermenilerin rakamlari bazi kaynaklarda kasitli olarak abartiliyor. Bu sekilde  Muslumanligi benimsemis Ermeniler  gerek misyonerlik gerekse nufuz calismalari icin hedef hâline getiriliyor. Mesela  Hemsinlilerin cok buyuk kismi kendilerini Ermeni olarak kabul etmemekte. Aliye Alt in 2005 yilinda yayimlanan  Hemsin Ermenileri  isimli Almanya da yurutulen tez calismasi da bu gercegi ortaya koyuyor. Bu sayinin yuksek gosterilmesiyle  gercek Musluman hâline gelen Ermeniler de etkilenmeye calisiliyor. 
Salim Cohce  Malatya da 1995 sonrasinda Gizli ve Muhtedi Ermeniler uzerinde faaliyetlerin arttigini  2003 yilinda isimleri Musluman 120 kadar Ermeni asillinin Cavusoglu ndaki kilisenin yeniden acilmasi icin dilekce verdigini anlatiyor. Cohce  Ermeni asilli vatandaslar uzerinden  tapu kayitlarina ve eski mal varliklarina ulasmak icin de el altindan girisimler yurutuldugunu vurguluyor.
Iddialarin aksine Ermeni asilli Muslumanlarin cok azi  belki hic biri  Gizli Ermeni  olmayabilir de. Ancak  toplumda donmeler konusunda cogunlukla supheler bulundugu goruluyor. Bu durum  evlatliklar ve muhtedilerin hayatlarini zorlastiriyor. Kimi zaman dislanmalarina sebep oluyor. Hatta bu dislanma bazen devlet kademesinde de karsilarina cikiyor. 
Dislaninca  kayit degistirmisler 
Fethiye Cetin  kitabinda Mahmud dayisinin  burslu yatili oldugu icin askerî okula basvurdugunu  notlari yeterli oldugu hâlde annesi  muhtedi  oldugu icin alinmadigini iddia ediyor. Bu durum anneanne Seher hanimi cok uzer. Kizi Zehra nin kayinpederi Kâzim Efendi  Maden de nufus muduru oldugu sirada bu kaydi degistirir. Boylece  resmî kayitlar uzerinde bu sorun bir daha yasanmaz. Cetin  dayisini genc sayilabilecek bir yasta kaybettiklerini belirtiyor. Dayisinin oldugu sirada milletvekili oldugunu kaydeden Cetin  yuzeysel bazi elestirileri olsa da resmî ideolojinin pek disina cikmadigini belirtiyor. 
Cetin  teyzesi evlenirken  damadin yakinlarinin bu evlilige   kizin soyu bozuk’ diyerek karsi ciktigini ifade ediyor. Buna karsilik teyzesinin gorumcesi Methiye nin de bir  donme  ogluyla evlendirildigini vurguluyor. Gorumce Methiye bu celiskiyi Cetin e soyle degerlendiriyor: Zaten bizim oralarda  soyu bozuk  olmayani biraz zor bulursun. 
Evlatlik Ermeniler konusunun bir de cocuklar ve torunlar uzerinde olusturdugu  sok etki  soz konusu. Ozellikle  ilk ogrenildiginde kabul etmekte cok zorlaniliyor. Yazar Fethiye Cetin anneannesinin gercegi kendisine anlattiginda yasadiklarini su sekilde ifade ediyor: Ogrendiklerimi o gunlerde kimseye anlatamadim. Yasadigim sarsintiyi kimselerle paylasamadim. Anneannem oyle istiyor diye mi ya da utancimdan mi bilmiyorum ama duyduklarimi ben de baskalarindan gizliyor  yasadigim bu yogun duygu kargasasiyla ve alt ust olusla tek basima basa cikmaya calisiyordum… Kendimi sokaklara atip  bagira bagira aglamamak icin kendimi zor tuttum. Icimdeki korkunc karmasa ile beynim catirdiyor  zonkluyor  icindekiler de fiskiracak  her seyin  herkesin ustunu kaplayacak diye bir korku kapliyordu bedenimi… O gece hic uyuyamadim. Ertesi gun bir hayalet gibi dolastim durdum  ortaliklarda. 
 Ocumuzu alalim diyenler var’ 
Uc amcasi daha Ermeni evlatliklarin kizlariyla evli olan Irfan Palali ise  gercegi ogrendiginde bunun kendisinde pek bir sarsintiya sebep olmadigini kaydediyor. O donemlerde universitedeydim ve humanist akimlarin etkisindeydim. diyor. Palali buna karsilik  ailesinden bu olgunlugu tam olarak goremedigini  tarih profesoru olan oz kardesinin bile bunu kabullenemedigini  bu sebeple de kitabini isimleri degistirerek yazdigini ifade ediyor. 
Adana Bahce de buyuk bir konaklama tesisi isleten teyzesinin oglu Kemal in yasadiklari da cocuklarin neler hissettigine isik tutuyor. Kemal in herkesleri kiskandiran disa donuklugu ve herkesin iyilik melegi gibi sandigi davranislarini  yazar Palali derin bir  asagilik kompleksi nin yansimasi olarak goruyor. Kemal ancak 15-16 yaslarina geldiginde  babasinin bir Ermeni donmesi oldugunu  soyadini tasidigi ailenin yanina Birinci Dunya Savasi yillarinda besleme gittigini ogrenmis  cok sasirmis  kendini cok ezik hissetmisti. Bu kadar dindar  hac ziyareti bile yapmis  babasinin bir Ermeni donmesi oldugunu ogrenmesi onda inanilmaz bir hayal kirikligi yaratmisti. Ne garip tecellidir ki  annesi de bir beslemenin  bir Ermeni donmesinin kizi idi. diyor Palali. 
Kemal bir gun kendisine Acaba Cerkez mi neney? diye sordugunu anlatan Palali  gercegi kabullenmek istememesinin bu arayislara sebep oldugunu kaydediyor. Urfa da benzer yonteme basvuran baska ailelerin hikâyesine de yer veriyor. Fatma Nene kendisine  Tenekollarin avradi olmus ve kendisine  Cerkez kizi  denen Zeliha nin kendisi ile beraber kiliseden verilme bir donme oldugunu soyluyor.
Palali  Asimilasyon  kisi gucsuz ve yalniz kaldiginda inanilmaz guclu isler. Hatta hedefini asip  asiri fanatik kisilikler olusturur. diyor. Teyze oglu Kemal in Turk milliyetciliginin ardinda da bu kompleksin yattigini ileri suruyor. Palali  ogretmen olan Recep dayisinin da  milliyetciligi bazen  kafatasciliga  varan oranda savundugunu belirtiyor. Daha da ilginci  dayisi Urfa da Ulku Ocaklari ni kuranlar arasinda yer aliyor. Prof. Cohce de  Malatya da yaptiklari calismalar sirasinda  MHP Il Baskanligi gorevini ustlenmis  muhtediler  tespit ettiklerini dile getiriyor. 
Peki  tehcir trajedisine sahit olan  sartlarin zorlamasiyla Muslumanlasan ve bu hâlde dislanmalara maruz kalan bu insanlar ve cocuklari arasinda  yasadiklarinin intikamini almak isteyenler olmus mudur? Irfan Palali  Tabii  planli calisanlar var. Ocumuzu alalim diyenler var. Ne kadar olduklarini bilemem. Ama  az olmalarini temenni ederim. diyor. 
Prof. Cohce ise  bu konuda daha iddiali. Ermeni muhtedi ve evlatliklar arasinda   Kripto Hiristiyanlar  ya da  Gizli Ermeniler  oldugunu  bunlarin Musluman gorunup Gregoryan geleneklerini surdurduklerini soyluyor. Cohce  bu insanlar uzerinde son donemlerde kimliklerine dondurmek icin calismalar yapildigini  yakin gelecekte bunlarin Ermenilerin hayallerini gerceklestirmek icin kullanilacaklarini ileri suruyor.
Tehcirin karanlikta kalan yuzu Ermeni evlatliklar  etkileri bugun de hissedilen trajedileri barindiriyor. Turkiye de bugune kadar ciddi calismalarin olmamasi  gercekten buyuk eksiklik. Sayilarinin binlerle ya da on binlerle ifade edilmesi degil  kendi rizalari disinda onlarin yasamak zorunda kaldiklari hayatlar ve dramlar onemli. Bir o kadar onemli olan da  bugun sayilari en az yarim milyonu bulan evlatliklarin cocuklari ve torunlari uzerinde olusturdugu etkiler ve sosyal sonuclari. Tehcirin cocuklari evlatlik Ermeniler  daha fazla ilgiyi hak ediyor.
HRANT DINK: EN COK ERMENI’YI KURT ALEVILER KURTARDI
-Ermeni cocuklari kurtaranlar arasinda tehciri uygulamakla sorumlu cok sayida subay olmasi da bir tenakuz mu?
 Kurtarma  kelimesi uzerinde birtakim sert elestiriler ve tartismalar var. Kurtarma olmadigini  aksine  ganimet  olarak bu cocuklarin alikondugunu soyleyenler var. Kiz ise onun daha sonraki hayatindan istifade etmek  erkekse gucunden istifade etmek gibi. Bu iddialari dogrulayacak vakalar da var.
-Aksini gosteren ornekler yok mu? 
Halkin arasinda hakikaten kurtarma cabasi icinde olanlar da var. Ozellikle Aleviler ve Kurt Aleviler arasinda cok var. Ama  cok homojen degil ve bu konuda bir genellestirme yapilamaz. Bir de  giden aileler arasinda geri donecekleri beklentisiyle cocuklarini komsularina teslim edenler  emanet birakanlar var. Yolculuk sirasinda kacirilan kadin  kiz ve cocuklar da var. Ama  korumanin suc oldugunu bile bile kendi koyunde saklayanlar da var. Onun icin   kurtarildilar  demek de  kacirildilar  demek de sadece gercegin bir parcasini yansitiyor.
-Peki  bu alikoymalarda bu cocuklari  Muslumanlastiralim  gibi bir hedef de var mi?
Alalim da bunlari Muslumanlastiralim onyargisiyla olmamistir  ama eger yasayacaklarsa varliklarini ancak Musluman olarak surdurebilirler dusuncesi rol oynamis olabilir. Baska caresi de yok zaten. Hatta bu sebeple  toplu ihtidalar da olmustur. Koy koy bile olanlar var. Muslumanligi  hayatta kalmak icin bir arac olarak kullanmak soz konusu.
-Bu sekilde  evlatlik  ya da  besleme  alinan 300 bin Ermeni den bahsediliyor. Sizce dogru mudur?
300 bin rakaminin abartili oldugunu dusunmuyorum. Bence daha da fazladir. Ama  bu konu maalesef akademik bir cabaya donusmemis. Keske akademisyen olsaydim ve sirf bu konu uzerinde bir calisma yapsaydim.
-Boyle bir calisma  bir fayda getirir mi?
Kalanlar uzerinde konusmak  belki bize yeni bir ruh kazandiracak. Birbirimizi cok kirmayalim  belki de akrabayiz  diyecegiz. Hayat bu karmasikligi getirdi. Biz secmedik. Bu rakam 3-5 bin bile olsa  bu insanlara ne oldugunu bilmek  bu yasli insanlara odeyebilecegimiz bir borc olur. Belki bu sekilde arinabiliriz de. Diasporaya bunu sikca soyluyorum. Turkiye de tek kisinin varligini bilmek  ruh hâline yardim etmek  yurtdisinda alinmis yuzlerce parlamento kararindan ehemmiyetlidir. 
PROF. DR. COHCE: GIZLI ERMENILER ILE PKK’NIN BAGI VAR 
- Evlatlik yetimlerin sayisi konusunda bir calismaniz var mi?
Turkiye de yaklasik 100 bin  muhtedi  Ermeni var. Evlatliklarin daha fazla olacagini sanmiyorum. Malatya da yaptigim calismalarda  4-5 bin muhtedi  3 bin 500 kadar da  evlatlik  ve  Gizli Ermeni  oldugunu gordum. Turkiye genelinde de evlatliklarin  muhtedilerden daha fazla oldugunu sanmiyorum.
- Gizli Ermeniler  ile neyi kastediyorsunuz?
 Kripto Hiristiyanlar i kastediyorum. Bunlar  Musluman gozuken  ama gercekte Gregoryan Hiristiyan geleneklerini surdurenler. Muhtediler arasinda  gercekten Musluman olup buna gore yasayanlar da var.  Kripto  yani  gizli  Ermeniler ise  sadece kimlikte Musluman gorunenler. Bugune kadar tehdit gorulmediklerinden  devlet tarafindan takip edilmemisler. Bir de nufus kutukleriyle oynamislar. Bu sebeple  gercek sayilarinin tespit edilmesi cok zor.
-Peki siz   Gizli Ermeniler in bir tehlike olusturacagini dusunuyor musunuz?
Maalesef  evet. Ozellikle son yillarda bunlara yonelik Ermeni gruplar tarafindan calismalar var. Kimlikleri hatirlatilmaya calisiliyor. Para yardiminda bulunuluyor. Ben  ASALA sonrasi PKK nin cikmasi gibi  PKK sonrasi bu insanlarin Turkiye icinde  sehir teroru  amacli kullanilacagini dusunuyorum. Boyle bir olusum  2010 a kadar tesekkul ettirilebilir. Yine  Ermeni kimlikleri bilincli sekilde hatirlatilarak  bu insanlarin yarin Turkiye nin onune toprak  tazminat talebiyle cikacaklarina inaniyorum. 
-  Gizli Ermeniler  ile PKK arasinda bir temas var mi? 
Var. ASALA nin finansoru Gulbenkyan Vakfi nda 1980 de bir toplanti yapildi. PKK nin  bolgede Turkiye nin otoritesini zayiflatmasi ve nufusu azaltmasi icin  masa  orgut olarak kullanilmasi kararlastirildi. PKK nin  Avrupa ve ABD de baslangicta iyi bir lobi olusturabilmesi ve destek almasi da bu cevrelerin yardimiyla oldu. PKK icerisinde  Ermeni kokenli elemanlarin varligi ve hatta bircogunun oldurulmesi de bunu dogruluyor. Yine  PKK kuruculari ve halen yoneticileri arasinda da  Turkler  olmasi dusundurucu.
-Bir bakanimiz  Ocalan in da Ermeni oldugu yonunde bir aciklama yapmisti. Bu konuda bir tespit var mi?
Yalcin Kucuk   Kurt Bahcesinde Sozlesi  kitabinda  Ocalan in babasinin yakin Ermeni dostlarindan bahseder. Yine  annesinin baskin karakteri de one cikiyor. Ben  annesinin de Turk degil bir  evlatlik  ya da  kripto Ermeni  oldugu kanaatindeyim.
	
	 
Bu haber  kaynağından gelmektedir. 
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı ()  ve yazarına ait olup,
 bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com