Ogrenecek cok sey var! -  
 
	
 
	
	
	 
	 
	
	Elinde yolluk pandispanyalariyla bindi Sirkeci den trene. Ogrenimini Avusturya da surdurecekti. Paralarini ceketinin cesitli ceplerine dagitan anasi Sakin sirtindan cikarma bu ceketi demisti  aksam bile bununla yat! 
Bulgaristan i gecip Macaristan a girince bir kargasa cikti trende. Sonunda daha ileri gidemeyeceklerini ogrendiler. Yil 1916 ydi ve savas nedeniyle yol kapaliydi. 
Yolcularin cogu sekiz ay orada yasadi. Macaristan dan oteye gidemeyen Turk cocuklari arasinda basibozukluktan sapitan  izi kaybolan  aralarinda ac kalmamak icin gidip Macar ordusuna gonullu yazilan  hatta intihar eden bile olmus. 
Nasid bu sure icinde bir ogretmen bulup ders aldi  Macarca ogrendi. Sonra Isvicre ye gecti liseyi bitirmek icin. Oradan Avusturya ya gececekti yuksekogrenimi icin. Ancak yasadigi iki olay  bir yil icinde fikrini degistirdi ve yuksekogrenimini yine Isvicre de surdurmeye karar verdi. 
 Kucuk ve degersiz  
Ilk olayi Almanca dersinde yasadi. Ilk harfinin buyuk yazilmasi gereken kelimeye kucuk harfle baslayinca kizmisti ogretmeni: Tabii sen bunu kucuk harflerle yazarsin; cunku sen kucuk ve degersiz bir ulkenin cocugusun! 
Nasid sinirinden kipkirmizi kesilmis  tirnaklarini avucunun icine gecirerek kendini tutmaya calisirken  yanindaki sirada oturan Isvicreli bir cocuk ayaga kalkip ogretmenin uzerine yurumustu. 
Siz terbiyesiz herifin birisiniz! Bir arkadasimiza boyle hakaret etmeye hakkiniz yok. 
Ogretmen Isvicreli ogrenciyi disipline verdi. Ancak kurul ogrencinin hakli  ogretmenin suclu olduguna karar verdi  ogretmen okuldan uzaklastirildi. Nasid  ulke insaninin medeni cesaretine  okul yonetiminin adaletine hayran kalmisti. 
 O adami tanidin mi?  
Ikinci olayi da yagmurlu bir gunde yasadi. Bardaktan bosanircasina yagan yagmur altinda otobus beklerken yanina yaklasan yasli bir adam  Evladim  sirilsiklam olmussun diyerek semsiyesini onunla paylasir. Gelen otobuse birlikte binerler. Nasid gider arka siralardan birine oturur. Yanindaki kadin egilip sorar: 
Otobuse bindiginiz adami tanidiniz mi? 
Tanimiyorum yanitini alinca Nasid e aciklar kadin: 
Bizim cumhurbaskanimizdir! 
Bu oyku Selcuk Erez in  Makrikoy e Donus  adli romaninda anlatilir. Oykudeki Nasid de Erez in babasidir. Makrikoy  Bakirkoy un eski adidir ve kitapta Erez ailesinin gecmisinden kalan izleri surer. 
Son kitabi  Garo Dayi da kimsesiz kalmis Sariyerli Ermeni bir balikcinin ailesiyle tanisma oykusunu anlatir Erez. Burada yalnizca 50 yasindan sonra yeni bir aile  hatta kimlik sahibi olan bir Ermeni  nin degil  Turkcede pek yazilmamis olan  acik deniz balikciligi nin da oykusu var. 
Ama bir de; yazi ve kitaplarinda degisik kulturlerden sevecenlikle bahseden  eski Istanbul un cokkulturlu yasamini butun renkleriyle anlatan  oykulerinde farkli olani  otelemeyen  bir Selcuk Erez vardir. Isin sirri belki de ailede  yasanilan cocuklukta  alinan egitim ve kulturde saklidir. 
Nereden nereye! 
Beni cokkimliklilige goturen annemin kimligi olabilir diyor Erez. Annesinin babasi Gagavuz Turku  anneannesi de Bulgarmis. Sigara kâgidi uretmek icin gelmisler Istanbul a. Sonra iflas etmisler. Hatta o yillarda Ortodoks olmasi nedeniyle Rum Ortaokulu na gitmis Erez in annesi. 
Babasi Nasid bey  Isvicre de ogrenimini tamamlayip Turkiye ye doktor olarak donunce annesi Meral hanimla tanismis. 1920 li yillarin kosullarinda  Isvicre de yasadigi cagdas bir iliskiyi ancak Meral hanimla yakalayabilmis. 
Gâvur kizi ve ihbarci amca 
Annemle babamin iliskisini ogrenince amcamlar cok bozuluyorlar  Gâvur kiziyla evlenecek  diye. O siralar annem Ortodoks. Sonradan Musluman oldu. Hatta hep beraber kizin ailesiyle tanismak icin Bulgaristan a gidilecek trenle. Sirkeci Gari ndan trene binerlerken birden dudukler caliyor  polisler geliyor   Ihbar var  siz doviz kaciriyormussunuz  diye. Cantasini aciyorlar ki gercekten doviz var. O zaman yasak. Neyse babam sorunu nufuzlu tanidiklarinin araciligiyla cozuyor. Sonra ogreniyor ki ihbari yapan amcam. Maksat rezil edip evlenmenin onune gecmek. 
Babam da  kadin gayet muskul durumda kaldi diye ertesi hafta evlenme teklif ediyor. Bu olay olmasa belki de hic evlenemeyecekler. Sonradan aile icinde barisildi ama biz yapilani hep haksizlik olarak gorurduk. 
Babasi Nasid Erez  kadin dogum profesorudur. Capa Tip Fakultesi nin kurulusunda yer alir. Harbiye de oturmaktadirlar. Selcuk Erez in cocukluk yillarindan animsadiklari  annesinin ve babasinin Rum  Yahudi  Ermeni arkadaslaridir. Taksim de ve Nisantasi ndaki ogrencilik yillarinda da cok sayida farkli dinden  farkli kulturden sinif arkadasi vardir. 
Bu yuzden diyor Selcuk Erez  azinliklarin itilmesini  kakilmasini hep haksizlik olarak gorurum. 
Babasinin izinde 
En cok sevdigi hayvanlar ve edebiyattir. Kendi haline kalsa belki de zooloji okurdu. Ancak  karin doyuracak bir meslek  icin tibbi tercih eder. O da babasi gibi kadin dogumu secer. Universiteyi bitirdikten sonra kadin dogum ihtisasina baslar. Ancak Turkiye de bir sey ogrenemeyecegini anlayinca tanidigi Amerikali bir profesore mektup yazar  Beni yanina al diye. Amerikali profesorun alti asistanindan ikisi asker olarak Vietnam a gitmis  o da ne yapacagini dusunuyormus. Hemen gel diye yanit gondermis Erez e. 
Dort yil ABD de kadin dogum ve jinekolojik onkoloji ileri ihtisasi yapmis. O yillarda en cok ozledigi sey Turkce. Tum insanlarin Turkce konustugunu saniyor hep. Genc ve guzel kadinlarla yenilen yemekler  edilen danslarin sonunda Keske bu olacagina 50 yasinda bir kadin olsaydi da Turkce konussaydik  benim yaptigim espriye Turkce karsilik verseydi diyor. Sonunda da  Samatya nin lagim kokusunu bile ozledigi icin Turkiye ye donuyor. 
Babasinin kurucusu oldugu Capa Tip Fakultesi nde profesor oluyor. Ama Selcuk Erez in bir yaninda hep edebiyat tutkusu var. O  Beyoglu nda yapilan Haldun Taner li  Sait Faik li  Edebiyat Seanslari ndan geliyor bugunlere. 
 Hayata devam  
Sonunda da 1982 yilinda Gunes gazetesinde once tibbi yazilar yazmaya basliyor. Sonra  hâlâ yazarligi surdurdugu Cumhuriyet gazetesine geciyor. Birbirinin pesi sira geliyor kitaplar. Makale kitaplarindan sonra oyku kitaplari yayimlaniyor  bazilari Yunancaya da cevriliyor oykulerinin. Ardindan da  Makrikoy e Donus  ve  Garo Dayi  kitaplari geliyor. 
Romanlarini degisik bir teknikle yaziyor Erez. Katki sunacaklarina inandigi insanlara teker teker okutup onerilerini aliyor. Sonra da onlari bir orkestra sefi ustaligiyla harmanlayip tamamliyor eserini. Simdi de son romani uzerinde ayni teknikle calisiyor. Yeni romaninin mekâni Galata. Peygamberlesen bakkal ciraginin oykusu olacak yeni romaninda. 
Degisiyoruz diyor Erez  Kosullar istedigimiz hizda degismedigi icin de mutsuz oluyoruz. Oysa yeni yeni renkler cikiyor ortaya. Eskiyi ozlemeye de  aramaya da gerek yok. Yeni guzelliklere katkida bulunmak icin lutfen yazarak  cizerek  alkislayarak ya da yuhalayarak hayata devam edin. 
45 yasinda basladigi yazarlik seruvenini 70 yasinda buyuk bir tutkuyla surduruyor Selcuk Erez. Yasama gecmisin degil gelecegin penceresinden bakiyor. Cunku en buyuk zenginligimiz gelecegimizdir.
	
	 
Bu haber  kaynağından gelmektedir. 
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı ()  ve yazarına ait olup,
 bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com