Osmanli Imparatorlugu nun son doneminde Anadolu Ermenilerine karsi bir soykirim gerceklestirildigi - Haber Arşivi 2001-2011
29 Nisan 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Ահեկան / Օր : Վարագ / Ժամ : Խաւարակ

Haber Arşivi 2001-2011 :

21 Kasım 2006  

Osmanli Imparatorlugu nun son doneminde Anadolu Ermenilerine karsi bir soykirim gerceklestirildigi -

Osmanli Imparatorlugu nun son doneminde Anadolu Ermenilerine karsi bir  soykirim  gerceklestirildigi

Osmanli Imparatorlugu nun son doneminde Anadolu Ermenilerine karsi bir soykirim gerceklestirildigi yolunda degisik ulkelerin parlamentolarinca alinan kararlarla ortaya cikan siyasi tutum Fransa parlamentosunun bir kanadinda kabul edilen bir kanun tasarisiyla birlikte farkli bir hukuki bicim kazanmis oldu. Sanirim bu gelismenin de etkisiyle Turkiye nin artik bu gibi gelismeler karsisinda hukuki bir cephede girisimlerde bulunacagi yonunde bazi haber ve yorumlar gecen gunlerde basinda yer aldi. Onceleri Avrasya Stratejik Arastirmalar Merkezi bunyesindeki calismalarda israrla savunulan bu konuda Birlesmis Milletler in yargi organi olan Uluslararasi Adalet Divani onunde dava acarak bir hamle yapilmasi yonundeki gorusler siyasi sahada da benzeri aciklamalara neden olmustu. Bu goruslere dayanak alinan hukuki gerekce 1948 yilinda kabul edilen Soykirim Sucunun Onlenmesi ve Cezalandirilmasi Sozlesmesi nin IX. maddesine dayaniyordu. Zira bu madde hukmune gore bu Sozlesme nin yorumu uygulanmasi veya yerine getirilmesine iliskin olarak âkid taraflar arasinda cikan uyusmazliklar Uluslararasi Adalet Divani na sunulacaktir. Bu yargi yolu bir devletin soykirim ya da bu Sozlesme de belirtilen diger eylemlerden dogan sorumlulugu konusunda da kullanilabilecektir. Ve usulen uyusmazligin taraflarindan birinin bu yonde bir talepte bulunmasi gereklidir. Divan onunde bir devletin tek basina dava acmasi hukuken mumkunse de husumeti yonelttigi tarafin ya daha onceden ya da bu davaya taraf olma tutumunu bir sekilde belirtip surdurerek bu yargi yoluna dahil olmasi mumkundur. Tabii Divan in ne yonde bir karar verecegini kestirmek baslangicta mumkun degilse de bir uluslararasi andlasmayla ilgili olarak dogan hukuki uyusmazliklarda kural o andlasmanin yururluge girmesinden sonraki vakalar bakimindan bir hukuki degerlendirmenin yapilmasidir. Ancak insan haklari hukukunun kokeni uluslararasi orf ve âdet hukukuna dayanan bu andlasmalar hukuk kuralinin yorumlanmasini epey degistirdigi bu islerden anlayan hukukcularin malûmudur. Son gunlerdeki beyanlardan soz konusu girisimlerin bu yonde gelismeyecegini goruyoruz. Zira o aciklamalarda bu defa devletler arasindaki uyusmazliklarin bariscil yollarla cozumlenmesine iliskin hakem yolunun (tahkim) tercih edilecegi belirtiliyor. Ayrica sanirim ozel olarak Fransa daki gelismeyle baglantili olarak Avrupa Insan Haklari Mahkemesi (AIHM) onunde de bir devlet basvurusu yapilabilecegine de dikkat cekiliyor. Tabii hakem yolu Uluslararasi Adalet Divani yoluna oranla devletler arasindaki uyusmazliklarin halli konusunda biraz daha guvenceli bir yol olarak gorulebilir. Zira bu mahkemenin olusumu ve uygulayacagi kurallarin belirlenmesinde o uyusmazliga taraf olan devletlerin iradesi belirleyici olur. Ancak bu elbette keyfi bir yargilama yapilacagi anlamina da gelmez. Sonucta uluslararasi hukukta hakem yolu da diger uluslararasi yargi yollari gibi uyulmasi gereken bir kararla sonuclanir. Tabii bu sonuctan tatmin olmayan devletlerin bunu da kaale almamasi bir olasiliktir. Ancak ornegin ABD nin Uluslararasi Adalet Divani nin yetkisini tanimadigini ve kendi aleyhine olan kararina da uymayacagini aciklayan 20 yil onceki Nikiragua davasindaki karardan bu yana boyle bir tavirla da pek karsilasilmadi. Gerci daha once de pek gorulmemisti denilebilir. AIHM basvurusu ise daha farkli bir durum. Cunku orada Avrupa Insan Haklari Sozlesmesi ile taninan bir insan hakkinin yani ifade ozgurlugunun ornegin Fransa tarafindan ihlâli gibi bir iddia simdilik olasi gorunuyor. Dolayisiyla onceki hukuki yollardan farkli olarak bu basvuruda hukuki bir soykirim incelemesi soz konusu degil. Butun bu yollar tartisilirken bir konuyu gozden uzak tutmamamiz gerektigini dusunuyorum. O da her ne kadar bu yollar yargisal yontemlerle icra ediliyor olsa da nihai hedefi devletler arasindaki iliskilerde guc ve cikara bagli bircok faktorun carpistigi bir arenada varlik bulmasi. Bu nedenle sonuclari da kazanan veya kaybeden taraf acisindan boyle bir anlama sahip olacaktir. Ama biliyoruz ki bu genellikle insani bir kazanim anlamina da gelmez.




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+