Hafizanin baskaldirisi -  
 
	
 
	
	
	 
	 
	
	Annesi  dedesinin Ermeni oldugu haberini aglayarak verdiginde  Sude   Ermeniysek bunda aglayacak ne var  diye dusunecektir genc akliyla;  Zaten dedem baska turlu bir adamdi  simdi taslar yerini buldu 
Gecmis nicedir yakasini birakmiyor Turkiye toplumunun. En yuksek perdeden tehditkâr usluplariyla konustukca tarihin karanlik yuzunu istedikleri renklere boyayabileceklerini dusunenler  demokratik bir toplum yaratmak icin gecmisle yuzlesmek gerektigini ileri surenlerin seslerini bogmaya calisiyor. Ne var ki hafizalar kefensiz hayaletleri tasiyamiyor artik. Koklerini arayanlarin kolektif hafizasi goc  mubadele  surgun  tehcir  baski ve zulum hikâyeleriyle baskaldiriyor resmi tarihe. Tarihsel oldugu kadar da guncel olan bu surecin bir tek sonucu var; tarih ile tarih bilincinin tartismasiz gunbatimina; siyasal  toplumsal ve kulturel bellek yitimi konusundaki yakinmaya ve tarih sonrasiyla ilgili kutsayici ya da kiyamet tellalligi yapan soylemlere  benzersiz boyutlarda bir hafiza patlamasi eslik ediyor. Nitekim gectigimiz gunlerde Tarih Kurumu Baskani Yusuf Halacoglu nun -en hafifinden soyleyelim- provakatif aciklamalariyla Ermeni sorunu bir kez daha gundeme geldi.  Donmelik   bir kez daha  hem de resmi tarihin en yetkili sozcusu tarafindan bir dislama  bir tehdit sozcugune donustu. 
Donenlere selam olsun 
Tam da bu siralarda yayimlanmisti Filiz Ozdem in Korku Benim Sahibim romani. Halacoglu nun kerameti kendinden menkul bilimsellikteki aciklamalari tartilagelirken  ayni konuya bambaska bir acidan yaklasan roman kitapci raflarina sessiz sedasiz yerlesti. 
Evet;  donmek zorunda kalan  bir ailenin hikâyesini anlatiyor Filiz Ozdem. Carsi esnafinin Gavur Haci adiyla hitap ettigi kuyumcu ustasi dedesiyle  dedesinin annesi Gul Nine nin  yani hayatta kalmanin bedelini kimlikleriyle odeyen iki insanin  anilarini cocuklarindan  torunlarindan  cevrelerindeki herkesten omurleri boyunca sir gibi saklayanlarin  kabul edildikleri evlerdeki  siginti  yasamlarinin  dort kisi olarak olup iki kisi olarak gomulenlerin  donmeligin ya da  kilic artigi  olmanin ic dunyalarda biraktigi derin izlerin aci hikâyesi bu. Halacoglu gibilerinin rakamlarin soguk dilin sarilip insani trajedileri gizleme gayretine inat  Filiz Ozdem bu cograyadaki nice ailenin belki hic bilmedikleri  belki bilip de hâlâ sakladiklari tarihlerine  kimliklerine  o buyuk travmaya edebiyatin diliyle  yazar olmanin duyarliligiyla yaklasiyor. 
Soz konusu travma sadece dinlerini ve etnik kimliklerini degistiren birinci kusaklarla sinirli degil. Travma  onlarin Musluman-Turk toplumuyla karistiktan  isimlerini degistirip ev bark kurduktan sonra dunyaya getirdikleri cocuklarina  torunlarina miras kaliyor. Donmeden onceki kimlikler bir lanete donusuyor. Filiz Ozdem de  torunun bakis acisindan yaklasmis  donmelik  meselesine. 
Sude nin bellegi cocukluk yillarina kadar uzaniyor. Elbette secici bir hatirlama; kucucuk bir kizin belleginde yaralar acan  hâlâ icinde tasidigi korkulari yeserten hatiralara temas ediyoruz. Iki korku arasinda buyuyor Sude; biri sevgiyi kaybetme korkusu  digeri babasinin her an onune dusen golgesinin saldigi korku. Ve Sude nin icinde evde carpilmis bir anneyle kalakalmanin  onun gogsune her siginmak istediginde iteklenmenin  karnini tek basina doyurmanin  agabeyinin sorumlulugunu almanin  mutfak tezgâhinin onune tabure cekip bulasik yikamanin  dusunup dusunup durmanin  yani basinda ama cok uzagindaki anneyi ozlemenin  onun gozlerindeki ifadesizligin cocuk ruhunda yarattigi onulmaz boslukta hic de arzu edilmeyen bir erken olgunluk telasi buyuyor. Bir yandan ruhuna korku salan siddetin  bir yandan erken olgunluk telasinin baskisiyla  Sude nin bir yani hic buyuyemeyecek  sevmeyi yeterince ogrenemeyecektir. 
Babasindan gordugu siddetin yegâne pansumani dedesi ve hikâyeleridir. Muhtemelen bu sevgi nedeniyle irkilmeyecektir dedesinin Ermeni oldugunu ogrendiginde. Annesi bu  dehsetli  haberi aglayarak verdiginde  Sude  Ermeniysek bunda aglayacak ne var  e ne var bunda diye dusunecektir genc akliyla; zaten dedem baska turlu bir adamdi  eh iste simdi taslar yerini buldu. 
Ama bulmus mudur gercekten? 
 Hayatin gercek olcusu hatirlamadir  
Taslari yerine koyma merakiyla yola koyulan Sude nin etrafi inkâr duvarlariyla  hafiza yitimiyle cevrilmistir. Olmusleri rahat birakmasi soylenir  dedesinin Muslumanligiyla  Turkluguyle barisik oldugu  Ermenilikle ilgisi kalmadigi soylenir. Oysa baska bir din  dil  irk arayisinda degildir Sude; insani saiklerle kayiplarin pesindedir. Ama ne bir mezar asi ne de bir belge kalmistir geriye. On sekizinde cevap alamadigi sorular yillar sonra bir kez daha dusecektir aklina Sude nin. Ustelik yitirdigi sevgilisinin anilarinin da itkisiyle  sanki karanlik bir dehlizin icinden kendisine bakan dedesinin ailesini bulmakta kararlidir artik. Bu kendisini de aramak  bulmak cabasidir... 
Filiz Ozdem  roman kahramaninin ic dunyasini  ic dunyasindaki catismalari  Sude nin dagilmis  parcalanmis kisiligini tarihsel bir parcalanmislikla bagdastirirken bilincin katmanlarinda dolasiyor. Sude nin aile tarihini arayisi hem bir kimlik arayisina hem de bir bedel odemeye donusmus. Bir yandan yitirdigi yakinlarina gosteremedigi sevginin bedelini odercesine hic tanimadigi bir tarihin insanlariyla somut bir bag kurmaya calisiyor  diger yandan kendi varolusuna bir baslangic ariyor; 
Goremedigim o boslugun icinden ellerini uzattiklarini bile soyleyebilirim! Kimse adlarini bile bilmiyordu  kimse onlara seslenmiyordu. Donuk suretleri unutusun sonsuz bahcelerinde oylece hapsolup kalmisti. Hepsi adlarini istiyordu... Kim bilir  neler aldim onlardan? Sacimi atisimi  uyurken yan yatip sol bacagimi karnima cekisimi  coktan toprak olmus biri gibi mide agrisi cekiyorum belki  yururken saga dogru seyirtisimi  adini bile bilmedigim biri gibi seviyorum belki  hem ofkeli hem yumusak basli olmayi  tezcanliligimi  sag elimdeki benin aynisindan kim bilir kac elde daha vardi  sabrimi kime borcluyum  gozlerimi -ki kim bilir baska yuzlerdeki akraba gozler neler neler gordu?- Iste o fotograflar da sizar genetik sifrelere... 
 Hayatin gercek olcusu hatirlamadir  demisti Benjamin; bellek  gecmise bakinca butun bir hayati simsek gibi bir hizla yeniden insana yasatir. Sude de  hayati yeniden yasatabilmek icin baskalarinin bellegine yerlesmeye calisiyor. Iste burada hatirlama  yuzlesme  gecmisle hesaplasma gayreti cikiyor ortaya. Almanya da Nazi donemi sonrasinda ortaya cikan gecmisle hesaplasma kavrami  bugun butun dunyada insan haklari degerlerine yaslanan bir toplumsal baris ve demokratik bir siyasal kultur insa etme sorunu haline gelmisken Turkiye toplumu ancak edebiyat metinleriyle yuzlesebiliyor gecmisiyle. Kuskusuz tersine daha cok ornek var; ama yine de son yillarda resmi tarihi sorgulamaya girisen  toplumlar arasindaki tarihi dusmanliklara farkli bir perspektifle yaklasan  yasanan trajedileri hakli haksiz  suclu sucsuz  iyi kotu yargilari vermekten kacinarak maddi temelleriyle birlikte ele alan ya da siddetin her turlusune karsi cikan romanlarin sayisi yavas yavas cogaliyor. Korku Benim Sahibim  diliyle  kurgusu ve hikâyesiyle iste bu romanlar arasina yerlesti. Bir ilk roman  ancak Filiz Ozdem edebiyatin acemisi degil. Anlatmak istediklerini zengin  imgesel bir dile yuklemeyi  tarihin kayip insanlarini gozler onune cikarmayi  acilarini paylastirmayi  sonucta okuyuculari etkilemesini iyi biliyor. Son bir alintiyla bitirecegim; 
Tarih makas degistiriyor. Evler yer degistiriyor  yataklar  hayatlar  hayaller  tapinaklar yer degistiriyor. Acilar derinlesiyor  kayiplar buyuyor. Dualar  ilenmeler birbirine karisiyor. Bir kadinin yuzu hic gulmez oluyor. Dilini bagliyor. Eve hapsediyor kendini. Saril saril sular akiyor  kazanlar kayniyor  sakiz gibi camasirlar iplerde sallaniyor. Sallana sallana kaskati buz kesiliyor  giyilirken kirilip dokuluyor  un ufak oluyor. Hicbir sey ustunu ortmez oluyor kadinin  oyle anadan uryan. Kulle ovuluyor bakir tencereler. Fircalar taslara surtuluyor  surtuluyor. Ahsaplar ovuluyor. Lekesiz camlarda yansilar kiriliyor. Yunler tiftikleniyor  atiliyor  yorganlar siriniyor  ustlere cekiliyor  isitmiyor  isitmiyor. Hep soguk. Yunler yastiklara bir dolduruluyor  bir bosaltiliyor. Yikaniyor  asiliyor. Olecegini anlayip da meleyen koyunlarin kanlan kuruyan yunlerden siziyor. Tirnak aralarina  duvar diplerine  taslarin centigine  merdivenlere  raflara  cekmecelere  kapi altlarina  sokaklara... Kadin ellerini yikiyor  taslari ovuyor yine  raflari dokuyor  cekmeceleri  kapiyi ortuyor  cikmiyor sokaga. Gul Hanim diyor herkes ona. Hanim gul. Gulmuyor. Dikenleri uzuyor. Kayitlarda adi Ayse diye geciyor. Kâgit ustunde bir isim. Kocasi Melkon  Melkon un babasi Avadis  annesi Ihsabet. Ihsabet in babasi Garabet  annesi Nazli. Gul Nine in babasi Agop  annesi Maryam. Peki ninemin asil adi neydi? Aile adlari neydi? Peki dedemin adi neydi? Anasi ona hangi adla seslenerek ninniler soylemisti? 
KORKU BENIM SAHIBIM 
Filiz Ozdem  Yapi Kredi Yayinlari  2007  126 sayfa  9 YTL.
	
	 
Bu haber  kaynağından gelmektedir. 
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı ()  ve yazarına ait olup,
 bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com