Kovduk ve neler neler kazandik -  
 
	
 
	
	
	 
	 
	
	Sayin Basbakan in AK Parti Duzce il kongresinde yaptigi konusma  yirminci yuzyilda azinliklari ulkeden kovalayarak toplum olarak ne elde ettigimizi sorgulamasi Turkiye icin cok onemli  gercekten bir Turkiye basbakanina yakisan bir acilim olmustur.  
 
Temennimiz  bu acilimin Sayin Erdogan in basbakanlik doneminde somut adimlara da donusebilmesi  ornegin burokrasinin onemli yerlerine adim atmak isteyen azinlik yurttaslarimizin onunun acilmasi  mesela Disisleri Bakanligi meslek memurluguna Musluman olmayan yurttaslarimizin da girebilmesine olanak saglanmasidir. 
Uc-dort sene once cok basarili bir Ermeni kizimizin  ulkemizin en iyi hukuk fakultesinden mezun olurken hariciyeci olacagim diye tutturmasini ama daha tecrubeli ve daha gercekci babasinin Kizim  senin Ermeni oldugunu anladiklari andan itibaren sansin kalmaz  sonra uzulursun. diye bu girisimden kizini vazgecirmesini hâlâ icim burkularak hatirliyorum. 
Sayin Basbakan in bir tarihsel ozelestiri olarak da nitelendirilebilecek bu Duzce konusmasi hakli olarak bu fasizan devlet tasarruflarindan ulkemizin kazancli cikmadigini on plana cikariyor. 
Ancak  ulke olarak kazancli cikmadigimiz bu fasizan devlet ve kismen de toplum tasarruflarindan kimsenin kazancli cikmadigini da soylemek olanakli degil. 
1915 faciasinda oldurulen  surulen Ermeniler  donemin hukuku geregi azinlik degil  Osmanli tebaasi insanlar; Sayin Basbakan in dile getirdigi fasizan devlet tasarruflarindan bahsedecek isek 1915 ten yani daha azinlik kavraminin ulkemizde Lozan la tanimlandigi tarihten once baslamak gerekiyor. Bu fasizan devlet tasarruflarinin cok korkunc insanî  toplumsal sonuclari olusmus  binlerce senedir bu topraklarda yasayan insanlar dedelerinin dedelerinin dogdugu  yasadigi topraklardan koparilmislar. 
Bu konunun insanî  toplumsal boyutlari 1951 de Faik Okte nin (Varlik Vergisi uygulamasinin Istanbul defterdari) bir gunah cikarma kitabi olarak degerlendirilebilecek kitabindan beri bir olcude konusuluyor. Gazeteci-yazar Ridvan Akar in  Prof. Dr. Ayhan Aktar in kitaplarindan  yazar Yilmaz Karakoyunlu nun romanlarindan  Tomris Giritlioglu nun filmlerinden vs. bu yana tartisma daha da netlesiyor. 
Ancak  bu surecte hic demesem bile en az konusulan konu kovulan insanlarin  ailelerin geride biraktiklari mulkleri meselesi. 
1915 olaylarinda bir milyonu mutecaviz Osmanli tebaasi Ermeni  topraklarindan  evlerinden kopariliyor  olduruluyor  suruluyor ve cok azi 1918 den sonra geri gelebiyorlar. 
Bu insanlarin evleri  topraklari  isyerleri ne olmustur  bu konu  konusmaktan buyuk olcude imtina ettigimiz bir konu. 
Osmanli Imparatorlugu  her buyuk devlette oldugu gibi  tapu ve nufus kayitlarini yabana atilamayacak olcude duzgun tutan bir devlet ama bu konu hic gundeme gel(e)miyor. 
1915 sonrasi acaba Anadolu da kac kisi  bir yandan haram sozcugunu dilinden dusurmezken  ote yandan topraklarindan kopartilan Ermenilerin malinin mulkunun uzerine vicdanî bir rahatsizlik duymadan oturmustur  dogrusu bilemiyoruz. 
1923 mubadelesi bir karsilikli hukukî antlasmaya dayandigindan mulkiyet meselesi bir olcude bu konuda hakkaniyete uygun olarak cozulebilmistir. 
1942 Varlik Vergisi meselesi ise cok buyuk ve cok haksiz mulkiyet transferlerine neden olmustur; hatta belki de bu kanunun Ekim 1942 de cikarilmasinin arka planinda savas ortaminin finansmanindan ziyade mulkiyetin Turklestirilmesi kaygisi yatmaktadir. 
Ozellikle Istanbul ve Izmir de Turkiye Cumhuriyeti yurttasi azinliklara gelirlerinin degil toplam servetlerinin yuzde yetmisine yaklasan oranlarda vergi salinmis  odeyemeyenler de Askale ye demiryolu yapimina surulmuslerdir. 
Bu iskenceyi goze alamayan azinlik yurttaslarimiz tasinmazlarini satmaya kalktiklarinda piyasada dogal olarak buyuk bir arz fazlasi olustugundan hanlar  evler  silepler yok pahasina satilmislardir. 
Varlik Vergisi nedeniyle yok pahasina sattirilan bu tasinmazlari  fabrikalari  gemileri Turkler arasindan kimler satin almistir  kimler bu insani ve ekonomik facianin uzerinden sermaye birikimi yapmis  havadan zengin olmustur  bu konular en az konustugumuz konularin basinda gelir. 
Bu sekilde yani komsusu Rum un  Yahudi nin fabrikasini  isyerini  evini yok pahasina satin alan daha dogrusu millilestiren  Turklestiren aileler kimlerdir  bunlarin bir bolumu bilinir ama pek yazilmaz  cizilmez; bunlarin arasinda gunumuzun cok onemli zenginleri de vardir ve ben de isim vermemeyi tercih ederim. 
1955 ve 1964 olaylari sonrasinda ozellikle Istanbul dan buyuk bir goc yasanmis  bu insanlarin tasinmazlari kelimenin tam anlamiyla ortada ve kapanin elinde kalmistir. 
Bazi arkadaslar senelerdir Beyoglu belediye baskanlarinin neden ulkemizin belirli bir bolgesinden  Istanbul a cok goc veren bir bolgesinden secildigini anlamadilar; bunun bir tek izahi vardir; zira bu bolgemizden Istanbul a gelen vatandaslarimiz Rumlarin  Ermenilerin Beyoglu ndaki tapulu ama bos evlerine hukuksuz bir bicimde yerlestirilmisler ve bir oy deposu haline gelmislerdir. Beyoglu nun arka sokaklarindaki evlerin yaklasik tumu tapulu ama sahipleri artik buralara gelemeyen  gelse de tapulu evine sahip cikartilmayan Rumlarin  Ermenilerin evleridir. Kurtulus ta  Adalar da  Kadikoy de de boyle sayisiz isgal edilmis evler mevcuttur. 
Bu evleri isgal edenler fakir fukara insanlardir ama ozellikle Varlik Vergisi sonrasi el degistiren tasinmazlar  fabrikalar cok onemlidir. 
Sayin Basbakan in belirttigi gibi bu insanlik disi tasarruflar ulkemize bir sey kazandirmamistir ama bir suru insani da haramzade yapmistir  buna kusku yoktur. 
Bu mal-mulk uzerine oturma aliskanlik haline gelmis ve Kibris meselesini de icinden cikilmaz hale getirmistir; bugun Ergenekon sorusturmasi kapsaminda adi gecen kisilerin kac tanesine KKTC de eski bir Rum evinin mulkiyetinin  tapu kocaninin verildiginin arastirilmasi gercekten ilginc sonuclar uretebilir. 
Istanbul Universitesi nde ogretim uyeligi yaptigim senelerde ogretim uyelerinin pek alisik olmadigi yonetmeliklerle ogretim uyelerinin davranislari duzenlenmeye kalkisildiginda kendi aramizda burayi tapu-kadastro dairesine cevirmek istiyorlar diye soylenirdik; bu soylenmenin altinda tapu-kadastro dairelerini olumsuz anlamda burokrasinin ornegi olarak gormek ve biraz da kucumsemek yatar idi. 
Ancak  seneler gecip ulkemizi daha yakindan tanidikca Turkiye nin en onemli uc devlet dairesinin tapu kadastro mudurlukleri  Milli Emlak Genel Mudurlugu ve nufus idareleri oldugunu ogrendim; iddia ediyorum bu uc birim Turkiye de MGK dan da  Basbakanlik Mustesarligi ndan da  MIT ten de onemli birimler; zira tarihimizin tum sifrelerini  gizli yonlerini ellerinde tutuyorlar. 
Ortalama bir yurttasin cok siradan bir devlet dairesi olarak algiladigi bu birimlerin basina yapilan atamalarda da birilerinin mesela Maliye Bakanligi mustesarligina yapilan atamalardan bile daha fazla titizlendigini duyuyoruz. 
Tum bunlarin nedeni de azinliklari kovarken kimin ne kazandiginin Turkiye nin en buyuk sirri oldugu sevimsiz gercegi. 
Ama Turkiye nin cok sey kaybettigine hic kusku yok.
	
	 
Bu haber  kaynağından gelmektedir. 
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı ()  ve yazarına ait olup,
 bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com