90'lık - Haber Arşivi 2001-2011
03 Mayıs 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Ահեկան / Օր : Արամ / Ժամ : Թաղանթեալ

Haber Arşivi 2001-2011 :

04 Ağustos 2009  

90'lık -

90'lık

Tehcirde çölde dogdu. TKP'nin yayın organı Atılım'ı yıllarca marangozhanesinde bastı. simdi 90'ında. İki kadeh rakısını içip sigarasını tutturuyor ve hâlâ sosyalist.

93 yasındaki Sarkis Çerkezyan, bu sabaha karsı Kumkapı'daki evinde hayatını kaybetti. Celal Baslangıç'ın 9 Agustos 2005'te Radikal'de yayımlanan röportajını yayınlıyoruz.

Bir yudum rakısının uzerine derin bir nefes çekti sigarasından. Sonra annesinin kederlendikçe söylediği muhacirlik turkusunu söylemeye basladı Ermenice. Bir yandan da Turkçe'ye çeviriyordu:

Der Zor çöllerinde naneler biter/Nanenin kokusu dunyaya yeter.

Sesinde de yuzundeki gibi 90 yıllık acının, yasamın derin çizgileri vardı. İstanbul'a geldiğinden beri yasadığı Kumkapı'daki mutevazı evindeki sehpanın uzerinde Arapça belgeler, senetler duruyordu. Banker babasından kalan ve tahsil edilemeyen senetler...

Sarkis Çerkezyan, 1915'teki Ermeni 'tehciri'nden sağ kurtularak Arap çöllerine ulasabilen Karamanlı zengin bir Ermeni ailesinin çocuğu olarak Cebul Köyu'nde, bir deve ahırında dunyaya gözlerini açmıs: Benden önce bir kardesim dunyaya gelmis, surgun yolunda. Jandarmalar gelmis, çadırı sökun, demisler. Babam dısarı çıkmıs, jandarmalara, 'Asker ağa, sabaha karsı bir çocuğumuz dunyaya geldi. Musaade edin annesiyle bebek hiç değilse iki saat dinlensin' diye ricada bulunmus. 'Ulan biz sizin kökunuzu kazıyacağız, siz hâlâ çocuk mu yapıyorsunuz' diye kırbaç sallamıslar babama. O çocuk, o kosullarda yasayamamıs, ölmus.

Oradan oraya surgun
Savas bitince dönuyor Sarkis'in ailesi Karaman'a. Bu kez de Ermeni erkekleri surgun edilince babası Gazaros dağa çıkıyor. Aylar sonra yakalanıp cezaevine konuluyor. Yıl 1921. Babası telgraf çekiyor, 'Ereğli'ye gelin' diye. Cezaevinden çıkınca Ereğli'ye surgun edilmistir Gazaros Çerkezyan. Annesi Arusyak ve ablası Munevver'le duserler yola. Tanıdıkları bir Ermeni aile karsılar Ereğli'de. Ancak Gazaros Çerkezyan yine yoktur ortada. Bilinmeyen bir yere yine surgun edilmistir.

Kayseri'ye göturulurken yolda kaçar. Aylar sonra Ereğli'deki ailesinin yanına dönebilir. Bir zamanların bankeri, mal mulk sahibi Gazaros Efendi artık yoksul bir insandır. Ama yine de çocuklarını okutmak ister. 1928 yılında annesi ve kardesleriyle birlikte Sarkis'i İstanbul'a gönderir. Çok zor gunler geçirirler İstanbul'da. Getronogan Lisesi'ne kadar okur Sarkis.

48 ay çalısma kampı
Annem bizi okutmak için hizmetçilik yaptı, basamak sildi, geceleri sabahlara kadar el makinesiyle pantolon dikti, kömur utusuyle onları utuledi. Yapmadık sey bırakmadı o kadıncağız bizim için. Yine de çabası yetmedi hepimizi okutmaya. Sonunda ben okuyayım diye ablamı okuldan aldı, ise soktu. 1932'de ablam sam'a gelin gidince, is tamamen bozuldu artık.

Ereğli'ye dönup marangozluğa baslar Sarkis. Ancak 2. Dunya Savası'nda Almanlar Sovyetler Birliği'ne saldırınca butun 'gayrimuslim erkekler' gibi askere alınır. Tam 48 ay askerlik yapar. Adına, 'Askerlik' diyorlardı, ama zerre kadar alakası yoktu, bizler çalısma kampında çalıstırılıyorduk. Gayrı muslimlere silah verilmiyor, asker uniforması giydirilmiyordu. Yaz-kıs, sabahtan aksama kadar çalıstırılıyorduk.

Muhendisinden, Yedikule'deki Ermeni Hastanesi'nin koğusundan getirilen delisine kadar butun azınlık erkekleri askerde. Hatta Yedikule'den getirilen deli sartların ağırlığına dayanamayıp bir gun Yahu tımarhane bile buradan iyiydi deyiveriyor.

O ruhen komunist
1945'te döner askerden. O askerdeyken babası ölmustur. İs guç yoktur. Aile açlıkla karsı karsıyadır. Marangozluk aletlerini satar, yol parası yapar ve gelir İstanbul'a. Bir sure sonra annesini ve kız kardesini de alır yanına. Artık Kumkapı'da bir marangozdur Sarkis. Kapı takmak için gittiği Samatya'daki bir Ermeni'nin evinde karsılasır Ağavni'yle ve 1953'te evlenir.

1955'te 6-7 Eylul olaylarını kazasız belasız atlatır, 1964'te Rumların surgunune tanık olur. 'Sarkis Yoldas', uyesi olduğu Turkiye Komunist Partisi'yle iliskisi konusunda pek konusmuyor. Bu da bir eski tufeğin parti içi disiplininin doğal sonucu elbet. Ben zaten ruhen komunisttim. Kendimi bildim bileli öyle hissettim. Turkiye'de olduğum için TKP'li oldum. Ermenistan'da olsam, oradaki partiye girerdim. Ama Turkiye'de hem Ermeni hem komunist olmak... Ben çok mu akıllıydım, yoksa çok mu deliydim. 1965 seçimlerinden evvel TİP'e girdim. TİP, bizim için bir çalısma sahasıydı. Belki bizden baska TKP'li de vardı TİP içinde, ama biz birbirimizi tanımıyorduk.

Gerçekten de hele o dönemde hem komunist, ustune ustluk bir de Ermeni olmak çok kolay bir is değildi. Çunku solda bile bazı tabular asılamamıstı. Buna bir örnek veriyor Sarkis.

Zihni Anadol, 'Turk Solu' diye bir dergi çıkarıyordu. Bir miting sonrası Zihni, 'Bizim dergiye bir yazı yazsana' dedi. 'Ben o dergiye gıcığım' dedim. 'Niye?' diye sorunca da anlattım; 'Bu memlekete Migros geldi 'Turk Migros' dediniz. Bilmem ne geldi 'Turk' oldu. Bu halkın kıçına yerlestirilen butun kazıklar böylesi bir jelatine sarıldı, öyle yerlestirildi. simdi de siz 'Turk Solu' diyorsunuz. Eğer solunuz sadece size aitse, bizim ne isimiz var içinizde. Biz enternasyonal insanlarız. O zaman ben gideceğim, bir Ermeni solu bulacağım, orada çalısacağım.' Herhalde aklına yattı Zihni'nin ki, bir sure sonra derginin adını değistirdiler.

Sarnıçtaki matbaa
Kumkapı'daki marangozhanesinde TKP'nin illegal yayın organı Atılım'ı basıyor yıllarca. Polis de haber almıs derginin Kumkapı civarında bir marangozhanede basıldığını, çevredeki butun isyerlerini aramıs, ama bulamamıs. Çunku isin sırrını çözmus Sarkis: Dukkânın bodrumunda bir sarnıç vardı, ağzında da bir kapak. Kapak kaldırılınca sarnıç ortaya çıkardı. İçinde de bir kuyu vardı. Bir gun o sarnıca girdim, kazarak makine sığacak kadar bir yer açtım. Bir mekanizma kurarak, makineyi indirdik sarnıcın içine. İsimiz olunca çıkarırdık. Her tezgâhın dibinde duğmeler olurdu, yabancı biri geldiğinde herkes asağıyla haberlesirdi. O zaman makine durdurulurdu. Baskı bitince kapak kalkar, makine inerdi yerine, kaybolurdu. Butun kliseler atese verilir, yakılırdı.

80'li yılların sonuna doğru ABD'deki akrabalarını ziyarete gitmis Sarkis Çerkezyan. İnsanların çektiği yurt hasreti çok etkilemis onu. Zaten aile Suriye'den Lubnan'a, Fransa'dan Kanada'ya, Amerika'ya kadar dağılmıs.

'Dunya Hepimize Yeter'
Artık 'marangozluktan emekli' etmis kendini. Evinde Ermeniceden çeviriler yapıyor. su anda da uzerinde çalıstığı bir belge var. 1900'lerin basında Osmanlı İmparatorluğu'nda var olan Ermeni okulları ile kız ve erkek öğrenci sayılarının dökumleri. Muthis bir yekûn tutuyor. 'Sarkis Yoldas' soruyor, Nereye gitti bunca insan diye.

Sarkis'e göre paylasamayacak ne var bu dunyada. Dunya, uzerinde yasayan tum insanlara yeter de artar bile.

Bir de kitap yazmıs Sarkis. İki yıl önce yayımlanan kitap iki baskı yapmıs. Adı da 'Dunya Hepimize Yeter'.

90 yasına bastı Sarkis Çerkezyan. Gazetelerini, kitaplarını okuyor, yayınevine çeviri yapıyor, birkaç kadeh rakıyla sigarasını tellendiriyor ve gençliğinde görduğu bir dus olan sosyalizme bir delikanlı sevdasıyla inanıyor!





Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+