Turkiye kabuk degistiriyor - Haber Arşivi 2001-2011
18 Mayıs 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Մարերի / Օր : Մասիս / Ժամ : Շառաւիղեալ

Haber Arşivi 2001-2011 :

06 Kasım 2009  

Turkiye kabuk degistiriyor -

Turkiye kabuk degistiriyor

Son dönemde yasananlar, Turk dıs politikasının ilginç bir denemeye basladıgı izlenimi yaratıyor. Orta Dogu, ABD ve Rusya ile gelisen iliskiler, Ermeni açılımı gibi girisimlerle yeni dengeler kuruluyor. Turkiye, eskiye oranla bölgesindeki duyarlılıkları daha fazla dikkate alıyor. AB ile iliskiler ise, bir turlu beklenen ivmeyi kazanamıyor. Fransa ve Almanya nın tavrı, kimsede heyecan bırakmazken, Ankara da sureci hızlandırıcı adımlar atmaya hevesli görunmuyor.


Turkiye’nin Avrupa Birliği ile iliskilerinde son derece ilginç gelismeler yasanıyor. Aslında sadece AB ile değil, Turkiye’nin dıs iliskilerinde genel olarak, bir kabuk değistirme denemesi ile karsı karsıyayız. Ben bunu Turkiye’nin batıdan ayrılıp, doğuya kayması olarak nitelemiyorum. Basbakanı da, Hayır, yön değistirmiyoruz. Olması gerekeni yapıyoruz” diyor. Ne denirse densin, ortada açıkça yasanan bir değisim var.

Ne demek istediğimi, örnekleyerek anlatmam daha kolay olacak.

Soğuk Savas döneminde, Turkiye’nin dıs iliskileri tek yönluydu.

Batı kampındaydık ve bizimle birlikte olanlara muttefik adı takmıstık. Muttefiklerimizle iliskilerimizde genel olarak sorun çıkarılmazdı. Karsı cephedekiler ise Komunist kampın uyeleriydiler. Onlara dusman muamelesi yapılırdı.

İste bu çerçevede, yönumuz Avrupa ulkeleri ve Amerika’ya dönuktu. Oradan kaynaklanan politikalar benimsenirdi. Bölgede, İsrail dost, Irak ve Suriye dusman olarak nitelenirdi.

simdi tum dengeler değisti.

Özellikle, AK Parti iktidarının son 2-3 yılında, yeni bir denge kurulur, yeni değerler ön plana çıkarılır oldu. Hele son dönemde yasananlar, Turk dıs politikasının ilginç bir denemeye basladığı izlenimi yaratıyor.


TuRKİYE, ORTA DOĞU uLKELERİNİ İLK DEFA CİDDİYE ALIYOR

Suriye ile iliskiler, simdiye kadar hiç görulmemis derecede yakınlastı. İki ulke neredeyse birlikte hareket etmeye basladılar. Bu durum da, ister istemez Ankara’nın attığı adımların yönunu ve tonunu değistirdi.

Irak ve özellikle de Kuzey Irak ile yakınlasma da, simdiye kadar görulmemis bir ölçude gelisiyor. Bağdat ile Erbil ’in duyarlılıkları, Ankara tarafından çok daha dikkatle ele alınıyor.

İran, Pakistan ve Afganistan ile yakınlasma çalısmaları hızlanıyor. Turkiye bu ulkeleri daha iyi anlıyor ve yaklasımlarını eskiye oranla çok daha fazla ciddiye alıyor.

İsrail ile iliskiler ise, tam aksine eskiye oranla giderek bozuluyor. Daha önceleri son derece dikkatli sekilde göturulen iliskilerde giderek bir hoyratlık yaygınlasıyor. Sanki, fırsat bulundukça İsrail cezalandırılmak isteniyormus gibi bir görunum sergileniyor.

Butun bu değisimin yanı sıra, Ankara’nın giderek daha fazla yakınlastığı bir diğer ulke ise, ABD. Özellikle Obama yönetiminin basa gelmesinden bu yana, Ankara- Washington iliskileri inanılmaz derecede sıkılastı.

Rusya ile iliskiler de giderek ısınıyor. Rusya basta olmak uzere, bölgedeki tum enerji kaynaklarının geçis yolu konumuna giriliyor.
TuRKİYE AB İLİsKİLERİ BİR TuRLu RAYINA OTURTULAMIYOR

Butun bu gelismelere baktıktan sonra, kendi kendimize Peki, Avrupa Birliği ile iliskiler nereye gidiyor?” diye sorduğumuzda, karsı karsıya kaldığımız manzara çok ilginçlesiyor.

Dısarıdan bakıldığında, Turkiye ile AB’nin sanki yollarını ayırmaya hazırlandıkları gibi bir resim ortaya çıkıyor. Avrupa Birliği’ndeki genel isteksizlik hala devam ediyor. Bruksel hala soğuk, Ankara ise kolları sıvamakta hevesli görunmuyor.

Özellikle Fransa Devlet Baskanı Sarkozy’nin genel yaklasımı öylesine olumsuz ki, Ankara’ya hiç umit vermiyor. Aynı sekilde, Alman Basbakanı Merkel de elinden geleni ardına bırakmıyor. Her ikisi de, Turkiye’nin tam uyelik yerine, imtiyazlı ortaklık ile tatmin edilmesi gerektiğini sık sık tekrarlıyorlar.

Sözunu ettiğimiz bu iki ulke, Avrupa Birliği’nin en ağırlıklı iki kurucu uyesi. Yani bu iki ulkenin HAYIR” dediği herhangi bir projenin gerçeklesmesi imkansız. Her ne kadar, muzakerelerin devamından yana olduklarını ve yolun sonuna gelindiğinde, tam uyelik veya imtiyazlı ortaklık konusunda kararlarını vereceklerini söyleyerek, sureci engellemeyeceklerini belirtiyorlarsa da, bir yandan da imtiyazlı ortaklık statusunun içini doldurmak amacıyla çalısmaları baslattıklarını saklamıyorlar.


SARKOZY VE MERKEL KİMSEDE HEYECAN BIRAKMIYOR

Bu yaklasım, ne Turk Hukumeti’nde, ne de is dunyasında heyecan bırakıyor.

Turk özel sektöru, bu durumda AB uyum surecinde ustlenmesi gereken yuksek maliyetli yukumlulukleri karsılamak için yatırım yapmaktan kaçınıyor. Sonu belli olmayan bir konuda, zaten ekonomik-mali kriz nedeniyle yasanan sıkıntılar surerken, bu konuya kaynak ayırmaya kimse yanasmıyor. Hukumete de AB surecinde hızlanması için baskı yapmıyor.

Hukumetin durumu da hemen hemen aynı.

İktidar, zaten açık verdiği butçesinden, ne zaman ne olacağının bilinmediği böyle bir ortamda, milyarlarca euro kaynak ayırmaya hevesli görunmuyor.

Motivasyonu sağlayacak itici bir guç olmayınca da sureç bir turlu hızlanmıyor.

Yanlıs anlasılmasın. Teknik çalısmalar suruyor, ancak özellikle siyasi kriterlerin yerine getirilmesini sağlayacak yasalar, bu belirsizlik ortamında çıkarılamıyor.


TuRKİYE YENİ BİR DENEME İÇİNDE

Peki, simdi basta sorulan soruya yanıt verelim.

Bence Turkiye, katılım surecinin gereği olan kriterleri yerine getirmekten ziyade, farklı yaklasımlarla AB’yi tatmin etmeye ve iliskileri ayakta tutmaya çalısıyor.

Ermeni açılımı, Kurt açılımı, İran ve Afganistan konularında AB’yi tatmin edecek adımlar atılması, Nabucco’nun imzalanması gibi adımlarla, genel göruntu bozulmamaya çalısılıyor.

Bu durum, sureci yavaslatmak isteyen bazı AB ulkelerinin de isine geliyor.

Burada, dikkat edilmesi gereken husus, Turkiye’nin bir deneme içine girmesidir.

Turkiye, dunyanın AB’siz de dönup dönemeyeceğini, kendine yeni bir dunya kurup kuramayacağını deniyor. Eğer bu gidis sorunsuz ve basarılı sekilde yururse, Turkiye ABD ile iliskilerini daha da sıkılastırarak, bulunduğu bölgedeki ulkelerle daha da yakınlasarak yoluna devam edebilir.

İste o zaman, bugun kesinlikle reddettiği imtiyazlı ortaklığı belki de Ankara isteyebilir...





Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+