Ermeni sorununu anlamak icin dogru yontem ne? - Haber Arşivi 2001-2011
13 Mayıs 2025 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Մարերի / Օր : Պարխար / Ժամ : Լուսափայլ

Haber Arşivi 2001-2011 :

21 Mart 2005  

Ermeni sorununu anlamak icin dogru yontem ne? -

Ermeni sorununu anlamak icin dogru yontem ne?

Ermeni konusu daha on dokuzuncu yuzyılda Avrupa tarafından bir Hıristiyan-Musluman sorunu olarak algılanmıs ve bugune kadar o sekilde gelmistir. 1856 Islahat Fermanı nın esitlik adına gayrimuslimlere tanıdıgı bircok haklar az bir sure sonra etnik milliyetcilige donusmustur. Carlık Rusya’sının bilhassa Osmanlı Devleti’nde yasayan Slavları desteklemek icin ortaya attığı Panislavizm ise onların milliyetciliğini ve ayrımcılığını bir kat daha koruklemistir. Sonucta 1875 ve 1876’da Bosna’da Sırp isyanı ve Bulgar ayaklanması olmustur. İngiltere’de muhalefet liberal parti baskanı Gladstone iktidarda muhafazakar partinin baskanı Benjamin Dısraeli’yi (ki Yahudilikten donmedir) yermek icin Turkleri yani Muslumanları Hıristiyan Bulgarlara karsı tutmakla suclamıstır. Bulgar kıyımı hakkında yazdığı kitap yanlıs bilgiler abartmalar ve temelsiz isnatlarla dolu olmasına rağmen Avrupa tarafından gercek olarak kabul edilerek yuzyıldan beri Turklerin aleyhine kullanılmıstır. Her ne kadar Sultan Abdulhamid olayları arastırmıs gercekleri rakamlarla ifade eden bir rapor yayınlamıs ve bazı yabancılar kendisini desteklemisse de Avrupa’nın fikrini değistirememistir. İste 1878 Berlin Kongresi bu duzme yazıları esas alarak sozde Bulgarları korumak icin onlara ozerklik tanımıstır. Buna karsın 1877-78’de Rus ordusu ve Bulgar ceteleri tarafından oldurulen 300.000 ve yerinden edilen bir milyondan fazla Turk ve Musluman’dan soz etmemistir. Ancak felaketzedelerin yurtlarına donmelerinin uygun olacağını belirtmistir. Bulgarların coğunlukta olmadıkları topraklarda Avrupa sayesinde cok kolayca otonomi kazandıklarını goren Ermeni milliyetcileri kendi devlet kurma hayallerinin dıs baskı yani Avrupa’nın baskısı ile gercekleseceğine inanmıslardır. Bunun yanı sıra Gladstone 1880’de basbakan olunca Ermenileri desteklemistir. İste dıs baskı hem Osmanlı hem Cumhuriyet doneminde Ermeni milliyetcilerinin bas silahı olmustur. Turkiye Avrupa Birliği’ne girmek icin her seyi yapmaya hazır olduğu surece Ermeni milliyetcileri Kurt ayrımcıları ve Kıbrıs enosiscileri Avrupa baskısını alabildiğine istismar edeceklerdir. Ermeni milliyetcilerinin değismeyen amacı 1915’te İttihat ve Terakki hukumeti tarafından islendiği iddia edilen soykırım ı Cumhuriyet hukumetine kabul ettirmektir. Burada birbirinden ayrı goz onunde tutulması gereken en azından iki konu vardır. Birincisi bu konu ile ilgili olayların tumunu tespit etmektir. İkincisi ise belirli bir rejim ve donem hukumetinin yani saltanat doneminin iktidarı olan İttihat ve Terakki hukumetinin fiillerinden baska bir rejimin ve donemin hukumetinin yani Cumhuriyet’in sorumlu tutulamayacağıdır. Maalesef sorun bu sekilde ele alınmamıs Turk hukumeti ve kamu Ermeni milliyetcilerinin hucumlarına maruz kaldıkca ancak cılız cevaplar vermekle yetinmislerdir. Anlamdan yoruma Ermeni sorunu Ermeni milliyetcileri soykırımı”nı kesin herhangi bir sekilde taviz kabul etmeyecek bir gercek olarak kabul ederler. Son yıllarda Turk asıllı kimselerin konunun uzmanı olmadıkları halde Ermeni milliyetci tezini desteklemeleri bu milliyetcileri daha da cesaretlendirmistir. Avrupa Birliği’nin de bu ise dolaylı yoldan da olsa el atması durumu bir kat daha Ermeni milliyetcilerinin lehine gelistirmektedir. Turkiye’de bu konu ile uğrasanlar simdiye kadar inandırıcı herkesi bir dereceye kadar ikna edecek veya kafalarda soru yaratmayacak yaklasımlar ve fikirler uretememislerdir. Turkleri kesin olarak suclu goren Ermenilerle olayları doğru durust yorumlayamayan Turkler aslında birbirinden farksızdır. Ucuncu bir yol aramak zamanı gelmistir. Cıkar yol her seyden evvel 1914-15 yılları olaylarını sorumluluk konusunu bir yana bırakarak doğru durust tespit etmektir. Ermeni milliyetcileri hicbir zaman bu yaklasımı kabul etmemislerdir. Tam tersine Mavi Kitap’ gibi Birinci Dunya Savası sırasında yazılmıs propaganda brosurlerini tek yonlu hatıraları hatta sahte vesikaları mutlak gercek ifadesi olarak gormektedirler. Her seyden evvel toplumlararası diyalog kurulmalıdır. Ermeni konularında halen Turkiye’de yasayan ve Ermeni tarihi mirasının koruyucusu olan Ermenileri de bu tartısmanın bir parcası yapmak gerekir. Turkiye’de yasayan Ermenileri de diyaloğun bir parcası yapmak tek yonlu dusunen milliyetci diasporanın etkisini azaltacaktır. Diaspora Ermenilerinin bircoğunun Ermeni diasporasını hakimiyetleri altına alan revansistler gibi dusunmedikleri bilinen bir gercektir. Bu kimselerin de goruslerinin ortaya cıkmasına imkan sağlamak mumkundur. İkinci olarak hem Ermeni hem Turk uzmanlarından olusan bitaraf bir komite kurarak bunun calısmasını destekleyecek fonları emirlerine vermektir. (Gerci boyle bir komite yani Turk-Ermeni Uzlastırma Komisyonu kurulmustur; fakat elde ettiği sonuc pek parlak değildir.) Bu komitenin vazifesi cozum yolları aramak ve bulmak yerine olayları en kucuk ayrıntılarıyla beraber inandırıcı bir sekilde ortaya koymak olmalıdır. Tarih kokenli bircok sorun siyasidir ve sonuclanması siyasi karara bağlıdır. Ancak tarih ve tarihî belgeler kisisel gorusler ve duygular siyasi sorunların cozulmesinde yardımcı olacaktır. Ermeni konusunda Turkiye’de yapılacak calısmaların basında her seyden evvel Anadolu’da yirminci yuzyılın basında yasayan Ermeni nufusunun sayısını tespit etmek gelmelidir. Soykırım iddiasının ana dayanak noktası zaten nufustur. Ermeni iddialarına gore Osmanlı Devleti sınırları icinde yasayan Ermeni nufusun sayısı 2 5 milyondur. İddiaya gore bunun bir milyonu oldurulmus bir milyondan fazlası tehcir edilmis ve 2-300 bin kadarı İstanbul’da ve Anadolu’da (bazıları isim din değistirerek) kalmıstır. Ermenilerin kesin sayısını tespit edecek malzeme Osmanlı 1882 1904 1914 ve Rus 1897 nufus sayımlarında vardır. Ayrıca İngiliz arsivlerinde nufus konusunda cok değerli vesikalar mevcuttur. Bu vesikalara gore Osmanlı Devleti’nde yasayan 1 4 milyon Ermeni’nin en azından bir milyonunun Rusya’ya bilhassa bugunku Ermenistan’a goctuğu gorulur ki bu olayı Ermeni milliyetcileri de kabul ederler. Tecrit olayının doğruluğunu hic kimse inkar edemeyeceği gibi bu tecrit esnasında baskınların kim tarafından ve nasıl nicin yapıldığı da asağı yukarı bilinmektedir. Tecritlerin Ruslarla isbirliğini onlemek icin yapıldığını kesin ikna edici sekilde anlatmak gereklidir cunku bazılarına gore soykırım” tecrit bahanesiyle yapılmıstır. 1914 yılı Kasım ayının basında Almanya’nın yanında savasa giren ve savasın altı-yedi hafta icinde biteceğini umit eden İttihat ve Terakki hukumetinin savas ilanından bes ay sonra soykırım” planını alelacele hazırlaması ve yururluğe sokması kabul edilir gozukmemektedir. İttihat ve Terakki hukumetinin aldığı onemli kararlar arsivlerde mevcuttur. Arsivlerimizin herkese dost-dusman ayrılığı yapılmadan acık olması gereklidir. Gecen yıl Wisconsin Universitesi’nde Ermeni oğrenci derneğinin davetlisi olan bir Alman profesor konusma yapmıstır. Her ne kadar konusma genelde Ermeni tarafını tutar gibi olmussa da konusmacı hem bazı Ermeni hem de Turk yazarlarının subjektif tek taraflı tutumlarını yermis ve Ermeni konusunda yeni yaklasımlara ihtiyac olduğunu vurgulamıstır. Bu zata arsivlerimizde calısma izni verilmemistir. Halbuki konusmacı gercekleri anlamak yeni bilgiler elde etmek icin caba gostermekte idi. Ermeni konusunda yapılacak calısmaların bir baska boyutu da soykırım” tezini destekleyen veya inkar eden kaynakların (kitap vesika) sıhhatini yani kim tarafından neye dayanarak yazıldığını incelemek olmalıdır. Bir eser basılıp dağıtıldıktan sonra bircok kimse tarafından mutlaka gercek olarak kabul edilir. Mesela Fransa’da Marcel Leart tarafından yazılan Osmanlı Ermeni nufusunu iki bucuk milyon olarak gosteren ve hicbir temel esasa dayanmamasına rağmen sıkca kullanılan 1913 yılında Paris’te basılmıs La Question Armenienne a la Lumiere des Documents’ (Vesikalar Isığında Ermeni Meselesi) adlı bir kitap vardır. Bu kitabın yazarının gercek ismi Kirkor (Grigor) Zohrad’dır; Arnold Toynbee’ye gore İstanbullu bir Ermeni’dir. Kullandığı vesikalar ise hic guven verici değildir. Bu arada Kafkaslar’dan Kırım’dan Balkanlar’dan daha 1812’de baslayan Turk-Musluman kıyımlarının ve zora dayanan goclerin incelenmesine buyuk onem verilmelidir. Bu incelemeler Ermeni sorununa hemen cozum getirmemekle beraber goclerin uzak nedenleri uzerine ısık tutabilir. Mesela Erivan on dokuzuncu yuzyılda buyuk bir Turk nufusa sahipti. Halen orada yasayan Turk yoktur. Rusya 1774’ten sonra kuzey Karadeniz sahillerine indikten sonra buraları gelistirmek icin Osmanlı Devleti’nden Rus ve Ermenileri celp etmek icin elinden geleni yapmıstır. Yine 1812’den ve 1856’dan sonra Rusya Kırım’ı bosaltan Musluman halkın yerini alacak Osmanlı Gagavuzlarını ve Bulgarları Kırım’a ve hatta Kafkaslar’a yerlestirmistir. Sonra bu gocler Turklerin zulmunden” kacıs olarak gosterilmistir. İste bu konular cok genis bir cerceve icinde ele alınırsa konu cok yonlu olarak daha iyi anlasılabilir.




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+